An’ı ancak Tanrı yaşar

24.12.2021
241
An’ı ancak Tanrı yaşar

An’ı ancak Tanrı yaşar

Geleceğe gittim pirim
*Selam es selame Can pirim;
Gece namazımı kılarken koluma nurdan bir saat taktılar. Koluma saat takıldıktan sonra eski Türklerin söylediği bir söz aklıma geldi ” An’ı ancak Tanrı yaşar.”
Yaşadığım keşiflerden anladım ki geçmiş ve gelecek zamanda yolculuk tayy zaman ve tayy mekan yapabiliyorum.
İlk önce kendimi gökyüzünde uçarken buldum. Birden karşımdan başka bir gezegenden olan insanımsı bir varlık belirdi. O anda ikimizin de ruhsal bir yolculukta olduğumuzu anladım. Bir süre karşılıklı durup birbirimize baktık, selam verdik. O dünyanın geçmiş zamanlarına doğru gitti ben ise geleceğe geldim.
Gelecekte ki insanların(kadın ve erkeklerin) ileri teknoloji ürünü siyah bir kıyafet giyerek geçmiş zamanda insanların kullandığı araçlardan çok daha hızlı hareket ettiğini gördüm. Bu öyle bir kıyafet ki rahatlıkla giyip çıkarabiliyorlar… Aynı zamanda insanların sıradışı bir hızla hareket etmesini, koşmasını sağlıyordu.
Daha sonra an içinde kendimi geçmiş zamanda, çok gerilere gitmiş olarak buldum. Çevreme baktım, yemyeşil bir dağdaydım. Hava son derece temizdi. Yanımda daha önce görmediğim kıyafetler giymiş, ellerinde mızraklar olan, kızıl tenli, avlanmak için bu dağa gelmiş insanlar vardı. Ben de onların arasındaydım. Bu insanların mayalar olduğunu anladım. Onlar dağda avlarını ararken düşmanları olan yine kızıl tenli insanlarla karşılaştılar ve biri dedi ki ‘’kaçın, canınızı kurtarın, yoksa onlar bizi öldürecek’’ Ve onların dağdan aşağıya doğru can haliyle kaçarken heyecanlarını, korkularını hissettim. Kaçmayı başardı ve kurtuldular.
Daha sonra kendimi orta çağ Avrupa’sında bir bilim insanı olarak buldum. Bu defa o zamanın (korunma) kıyafeti olan balon elbise giymiş, yüzüme altından bir maske takmış, ellerimde altın eldivenlerle laboratuvarda, yağmurlu bir gecede, maddeyi altına dönüştürmek için deneyler yaparken buldum. Ben bu deneyle meşgulken başka bir aleme ait cüce bir insan yaptığım karışımı dikkatle izliyordu. Dedi ki: <bulduğu formül bir malzeme hariç doğru. O malzemeyi bulursa maddeyi altına çevirecek> Cüce daha fazla dayanamadı, eksik malzemeyi formülün içine attı ve formül tamamlanmış oldu. Artık madde altına dönüşmeye hazırdı. Tek yapılması gereken elindeki maddeyi hazır olan sıvıya batırmaktı. Formülde ki eksik malzemenin ne olduğunu gördüm. Diğerlerini ben zaten biliyormuşum pirim.
Yolculuk sırasında bir yere geldim; baktım ki benden altı tane daha var. Hepsi beyaz baş örtülü ve beyaz elbise giymiş, bağdaş kurup dizleri birbirine değecek şekilde hiç boşluk bırakmadan halka şeklinde oturmuşlar. Tam ortalarında yedinci olarak ben vardım. Tam ortalarında ayakta duruyordum; onları her yönden görebiliyordum.
Yine gece namaz kılarken bana bir Anka kuşu verdiler. Onu çağırdım ve geldi. Bir süre onu uçarken izledim. Sonra karşımda durdu ve bana baktı. Hamdolsun buna da şahitlik ettim.
İkindi namazımı kılarken peygamber efendimiz Muhammed Mustafa (S.A.V) efendimiz yemyeşil nurların içinde geldi ve bana kucak dolusu kırmızı güller uzattı, ben de aldım. Sonra sarıldık ve bana elindeki Kur’an – ı Kerimi uzatarak verdi ve Oku dedi.
Namazımı kılarken kendimi birden kocaman bir kapının önünde buldum. Kapı aralıktı ve içerde ne olduğunu merak ettim, kapıyı iterek açıp içeriye girdim. İçeriye girerken, kapının açtıkça göz şeklini aldığını, hatta göz bebeğinin dahi olduğunu hayretler içinde izledim. Burası neresi böyle dedim ve cem makamı denildi.
-Maşaallah barikallah, Özgülcan; selam es selame …keşiflerin mübarek olsun. Allah devamını göstersin, ve yazılmasına izin versin inşaallah. Allah senden ve cümle zikir ehli mücahitlerden razı olsun. Selam es selame …
YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.