Büyük Savaş

11.01.2022
325
Büyük Savaş

Büyük Savaş

Mezopotamya’da başlayacak oluk oluk kan akacak
*Selam es selame.
*Kıymetli hocam, gözümüzün nuru hayırlı akşamlar dilerim öncelikle. Rabbim sizden razı olsun. Bu akşam daha zikrime başlamamla keşif kapısı açıldı, elhamdülillah.
6 nurdan varlık beni bekliyordu. Aldılar beni. Tekrar o odaya götürdüler. Üzerimdekilere kadar onlar çıkardı. Yumuşak sedyeye yatırdılar ve göğsümden ayak bileklerime kadar yardılar. Enva-i çeşit su ile içimi tamamen yıkadılar. Sonra tüm kanımı çektiler. Onu da bir kovada başka bir su ile karıştırıp vücuduma geri verdiler. Kalbime yine bir sürü işlem yaptılar. O alemde canım gram acımıyor ama kalbime dokunduklarında maddi bedenimdeki kalbimde ağrı oluşuyor. Ama sabrederim evelAllah.
Sonra bedenimi kapadılar kesik izi bile kalmadı. Daha sonra bana elleriyle bir ölüye gusül abdesti aldırır gibi gusül abdesti aldırdılar. İçlerinden biri elbise getirdi. Bembeyaz ipekten kaftan gibi. Giyindim, yumuşacıktı.
Bir diğer varlık dahi Osmanlı da şehzadelerin giydiği gibi kavuğumsu ama fes tarzı ve önünde beyaz tek bir kuş tüyü olan miğferi verdi bana. Onu da giydim. İlerledim.
Beyaz saçlı ve sakallı birisi elinde beyaz yastıkla çıka geldi. Yastığın üzerinde kabzası beyaz inciden süslenmiş, altın kakmaları olan, kesici tarafı ayna gibi parlak ve üzerinde yazıyla “Cemalül Rahman” yazan kılıcı bana taktim etti. Ve dedi ki:
-“Hoş geldin ilhan kardeşim. Sen artık Cemalin ve Kemalin keskin kılıçlarından birisin. Bu kılıç senindir. Senden önce kullananın adını veremem. Lakin bu öyle kılıçtır ki zalimlerin üstüne şimşek gibi çakar” dedi.
Ben çok büyük edep ve haya ile kılıcı aldım öptüm, alnıma koydum ve belime taktım. Akabinde bir yüzük verdi bana yaşlı adam. Büyükçe, yeşil zümrüt taşlı idi. Ve bana “bunu başparmağına tak” dedi.
Yüzüğü de öptüm, alnıma bastım ve sağ el başparmağıma taktım.
Yaşlı adam: -“Bugün ne dilersen verilecek, git rabbinden dile” dedi. Ve ben yeşil perdenin önünde buldum kendimi.
Perde açıldı yine.
Rabbim: -“Dile ilhan kulum ne dilersen verilecek” dedi.
Ben de: -“yarabbi ben senden rızanı dilerim. Ve duaları kabul olan kullarının arasına beni de almanı dilerim” dedim.
Rabbim:-“Bu çok bir istek değil mi?” dedi.
Bende: -“Ya rabbi, sizin hazineniz vermekle eksilmez. Sizin gücünüz tükenmez. Mutlak irade ve güç ancak sizindir. Siz her şeysiniz ben ise hiçbir şeyim. Dilerseniz beni toza çevirir, rüzgardan rüzgara savurabilirsiniz. Bana verilen lütufların şükrünü ve hamd’ını nasıl yaparım bilmiyorum. Ben sizi çok seviyorum. Siz şanı yüce Alemlerin rabbi Allah’sınız” dedim.
Rabbim: -“İstediğin verilecektir. Ancak bu hususta dikkat et. Annenden biliyorsun. Diline, düşüncelerine, amellerine daha dikkat edeceksin artık. La ilahe illallah, zikrine Rabbüssemavati vel ard’ ı ekle ve beni öyle çokça tesbih et. Tevhide ulaştın” dedi.
Ben: -” Hamd olsun alemlerin rabbine. La ilahe illallah Rabbüssemavati vel ard. Dilim dursa kalbim durmaz ya rabbi” dedim.
Yine o huzurun sahibi tarafından huzurun en güzeli sardı beni. “Cemalim üzerine farzdır artık” dedi.
Hamd ettim. Oradan alındım, yanıma iki yaren verildi. Bir yere gönderildim.
Ev vardı eski, köhne. Şirk saçıyordu orası ve büyüler yapılıyordu orda. Kapıyı açmamla içerdeki siyah giyimli (cinsiyetini hatırlamıyorum) kişi beni görünce gözlerini öyle korkuyla açtı ķi… “La ilahe illallah” diyerek kılıcımla tek darbede öldürdüm.
Ordan da alındım. Bir çadır vardı. Selam vererek içeri girdim. 7-8 kişi, benim gibi giyinmişti. Hepsi selamımı aldı ayağa kalktılar. Hep beraber oturduk. Onlarında kıyafeti bana benzerdi. Ama kılıçları benimkinden ufak ve ellerinde yüzük yoktu. Anladım ki onların üstüyüm orda. Bellide etmedim. Sadece dinledim onları.
Bir savaş planı üzerinde çalışıyorlardı. Büyük savaş. Mezopotamya’da başlayacak ve oluk oluk kan akacak bir savaştı üzerinde çalışılan. Saldırı ve savunma planları üzerine çalışıyorlardı.
Ayağa kalktım. Sonra baktım ki çadırın duvarında askeriyedeki gibi bugüne kadarki cemalin komutan/ liderlerinin resimleri ve isimleri vardı. Taa peygamberimiz zamanından bugüne kadar. Mevlana Hazretlerinin resmide vardı. En sondada siz vardınız. Günümüz mücahidi ve cemal komutanı olarak. Sizi görünce gözlerim doldu ve keşfim sonlandı.
Elhamdülillah bunları yaşatana. Rabbim ölmeden cennetiyle müjdelesin sizi ve zülfikar kardeşlerimi. Bu davada yolumuzu açık, kılıcımızı keskin eylesin. Ellerinizden öpüyorum güzel hocam. Rabbime emanetsiniz. Selam es selame.
-Selam es selame aziz kardeşim, kutlu zülfikar İlhancan. Maşaallah barikallah keşiflerine. Mübarek olsun kutlu olsun yaşadıklarının cümlesi ve aldığın yeni makamlar, yetkiler. İslam’ın, Ümmeti muhammedin üzerine rahmetin, cemalin, kemalin ışığı yansısın ömrünce üzerinden. Kılıcın daima hakk üzere keskin olsun. İnsanlığın islamın düşmanlarına aman vermesin. Müjdelerinle bizleri mesrur ettin. Bu kerameti bu kadar net ve anlaşılır şekilde lütfeden rabbimize hamd ve senalar, hesapsız şükürler olsun. Zülfikarlara ve nasibinde okumak olan müminlere hayırlı olsun. Melemeyi Kübra olarak da isimlendirilen o hazırlıkları yapılan, ezelden takdir edilmiş büyük savaşta inşaallah zafer ümmeti muhammedin, Türk milletimin olacaktır. Vesselam
YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.