Aman Allah’ım Bu Nasıl Olur Hocammm; Şimdi ay’ı seyrederken çok garip bir şey oldu. Önce ay’ın üst kısmı yeşile döndü,...
En korktuğum şey
<cüz irade dedikleri kül iradenin cüz’iymiş.>
*Hocam selam es selame, hayırlı geceler dilerim.
En son paylaşımınızla ilgili konuşabilir miyiz?
Daha önceden de bilgi olarak bildiğim halde, bazı soruların cevabını vermeye korktuğumdan çoğu zaman düşünmeye kaçındığım temel bir konuydu bu…
Yani her şeyin ”O” olması.
Bu son paylaşımınızla yeniden o merakım ve düşüncem tetiklendi.
Hocam anlıyorum ama birkaç ufak ayrıntı ve sorularım var. Onların cevabını alsam bilgi olarak, idrak edeceğime inanıyorum. Hakkal yakin olmasa da bu hususu ilmelyakin anlayabilirim. Buna inanıyorum, Allah’ın izni ve yardımıyla inşallah. Çok kritik sorularım ve cevaba ihtiyacım var. Unutmadan sormalıyım, izniniz olursa.
-Samimi sorsan rabbimiz seni cevaplar.
Bana sorman şart değil.
*Kalbimle konuşmayı daha öğrenemedim hocam. Hocam herşeyi < O > olarak düşündüğüm zaman ne imtihanın ne de bizim ne cennet cehennemin ne ödül ve cezanın her şeyin anlamı kayboluyor. Allah için bunlar önemsizleşiyor, herşey aslında Allah’ın kendini araştırması. Yani bizim önemsizliğimiz çıkıyor ortaya.
–Hem önemsiz hem en önemli demeliydin.
Hem yokuz , hem o’yuz
demeliydin.
*Evet, önemli, çok önemli, aynı şekilde.
Hocam şunu oturtamıyorum bir türlü, cüz-i irade yok meselesi…
Yoksa o zaman işlenen hatalar, günahlar, suçlar, nasıl biz yaptık diyoruz, orada kopuyor idrak.
-Ben, ben olurum o gider(yok olur) ,o gelir ben giderim(yok olurum)
<cüz irade dedikleri kül iradenin cüzüymüş.> diyerek,
kendi iradeni küll iradeye bağlayacaksın.
*O zaman cennet Allah’ın kendi kendini ödüllendirmesi,
cehennem Allah’ın kendini cezalandırması mı demeliyiz?
-O, ol demeden ol diyemezsin. Emir ondan, uygulama senden.
<sizi de fiillerinizi de yaratan biziz> ayetini hatırla.
Bunun bilimsel deneyleri bile yapıldı…
Kişi karar vermeden üç saniye önce beyni karar veriyor.
Beynimiz sinir sistemimizle, iradi olarak yönettiğimiz bir organ değildir biliyorsun.
Biz beynimizi değil, beynimiz bizi yönetir.
Kişi bu konuda kendine ancak yanlış inançlarını doğruları ile değiştirerek yardımcı olabilir,
bu dahi ”hidayet Allah’tandır” denilerek izah edilir.
*Ama hayır, o bunlardan münezzeh olunca nasıl herşey O olabiliyor.
-Evet, Allah teâlâ kendini ödüllendirir de cezalandırır da. eğer olup bitene ödül ve ceza adı konulacaksa…Herkese kaderi kolaylaştırılır.
O tam muhtardır.
Kendisi için dilediğini yaratır, dilediğini öldürür. Bu arada yaratma ve öldürme birer durum-hal değişikliğidir. yokluk varlık bize göredir.
Beşer aklı bu konuları düşünürken korkar, sıvışır, kaçamak yapar…
Bu arada sen de Allah’ın halifesisin ve kendini bazen ödüllendirir, bazen cezalandırırsın, değil mi?
*Anladım, bunu normal olarak anlayabiliyorum. Anlamadığım celali noktalar, çoğunlukla. Hocam orayı anlasam çözeceğim.
-Cemalini anlayan celalini de anlar.
Bu konuda cevaplayacağın her sorunun sonunda en az iki kapı açılacak önüne…
Ve onlarca, belki yüzlerce yeni soru çıkacak karşına.
Allah teâlânın zatını idrak’a çalışma.
Çünkü o idrak edilemez.
Onu idrak etmek, idrak edilemez olduğunu idrakten ibarettir.
Sıfatları üzerinde dilediğin kadar keşif yapabilirsin.
Ancak her sıfatı da sonsuzluğu içerdiğinden sıfatları dahi külliyen idrak edilemez…
Öyleyse oradan da eli boş dönersin.
Allah ancak kuranda anlatıldığı kadar aşıklıkla söze gelir.
Gerisi Fenafillahtır.
Rıza makamıdır.
Henüz gelişmemiş beynini ve kalbini zorlayıp şartelleri attırma. Şu andaki haline bir bak.
O izin vermedikçe idrak edemiyorsun.
İnşaallah miraca davet edilip rabbinle bir olacağın kutsi vaktini bekle.
İbadet ve zikirlerin seni inşaallah dilediğin mertebeye zaman içinde çıkaracaktır.
Erken doğum yaşama şansını azaltır, bilirsin.
En iyisi mi 280 gün emin belde rahimde keyfince yaşamaktır.
Vakti gelen tecelli zahire cüz iradenin dışında zuhur eder.
Bebekler akılları ile doğmazlar, değil mi, doğurulurlar.
İrade dediğin rabbimizin iradesinden bir cüzdür.
Cüz iradeyi tümden kendinden bilmek
herhangi bir robotun
ben hür bir bireyim,
kendi irademle varım demesi kadar (abestir)komiktir.
*Düşünmeye korktuğum için soramadım hep, günaha girme korkusu, şirk korkusundan sustum.
–Bu iş AKL-I MAAŞIN idrak edeceği İŞ(İ) DEĞİLDİR.
Hele rabbimizin yardımı ve gayretlerinle AKL-I KÜLL e bir ulaş, gerisi gelir.
Okuduğun o yazının bir versiyonunu da sen yazarsın.
Düşünce suç değildir,
düşünmek düşünmemek elinde değil,
beynin iradenle hükmettiğin bir organ değil.
Ona emir veremezsin.
Alternatif fikirler düşündüğünü zannettiğinde bile gerçek fail sen değilsin.
Beynin seni yöneten kudret ve kuvvetin komuta merkezidir.
Ona hükmeden sen değilsin…
Allah’ın celal ve cemal melekeleridir.
İçinde bulunduğun şartlara ve kapasitene göre sana sayısız ihtimalden bir ihtimal benimsetilir
ve
karar verdirilir,
o hükümle ya severek
ya cebren verilen hükme
yani kaderine yürütülürsün.
O işe kararı ben verdim dedirtirler sana.
Sürekli yönetildiğini bilseydin korkudan ölürdün.
‘’Bir ben vardır, benden içeru’’ dersen,
akıl makinen yanmaz,
Bakırköy’e Masharosmana gitmekten kurtulursun.
Düşünce dile, fiile dökülmedikçe suç değildir.
Tefekkür etmek,
düşünmek bir tür Rabb ile diyalogdur.
*Hocam Allah’ın celali ile gazabının bu dünyadaki temsili şeytan mı?
Muhammedi Nur ise onun cemalini temsil eden halifesi mi, doğru mu anlamışım?
–GERÇEK ŞİRK O’nu kendinden ayrı düşünmendir.
Allah teâlâyı kendinden başka, göklerde falan düşünmektir.
Allah kuranda ‘’ben size şah damarınızdan yakınım’’ dedi.
‘’Sizi de fiillerinizi de ben yaratırım’’ dedi.
‘’İnsan bir zamanlar anılan şey değildi’’ dedi.
Kendini rabbinden ayrı kabul edersen ikilik doğar, adı şirk olur.
Şirk ise affı olmayan suçlardandır.
Allah’ı kendinden dışarda var saymakla bir ben varım bir de sen varsın diyorsun. Nefsine müstakil bir paye çıkarıyor, varlık iddia ediyorsun.
Nereden aldın bu payeyi.
Sen yarım hücre olan yumurta ile yarım hücre olan sperm iken sen değildin.
Ne iraden ne de kendine has bir kudretin vardı. Sen sen bile değildin, anılır şey değildin…
İçinde var edildiğin rahiym senin değil, bir başka nefis olan annendi.
Besleyen olmadığın gibi irade ile beslenen bile değildin.
Bebektin, acz içindeydin, muhtaçtın.
Büyüdün halen şu anda bile acz içinde her an aldığın nefese muhtaçsın.
Gün doğmasa, bitkiler fotosentez yapmasa, yağmur yağmasa, toprak cömertliğini selsebil etmese rızkın olmayacaktı, sen olmayacaktın…
Sen uyurken nefes alamasan üç dakikada öleceksin.
Karaciğerin sayısız ilaç üretmese,
bağırsakların besinleri ihtiyaca göre seçmese,
alyuvarlar ve akyuvarlar yedi yirmidört harıl harıl çalışmasa
ve daha ve daha sayısız mucize bedeninde, beyninde, kalbinde yaşanmasa sen,
BEN varım diyemeyecektin.
Ezelde hiç olmadığın gibi, olmayacaktın,
HİÇ olacaktın.
Hiç olduğunu bile bilemeyecektin.
*Aslında şeytana kızmak çok saçma, o Allah’ın gazabı. ”Onun için edepli ol, korkman gerektiği gibi kork” diyorsunuz.
-Sürekli iblisi kast ederken Celalullah diye yazmıyor muyum,
iblis demekten çok celalullah demez miyim?
Şeytanın kendine has gücü yok demiyor muyum, her defasında.
*Bunları düşünüyorum ama dillendirmeye çekiniyorum. Haklısınız… Aslında bir şeyi kötülediğimizde Allah’ı kötülemek olduğundan çok yanlış oluyor, kabahat oluyor. Aslında Allah celalinden razı değil, o yüzden şeytana düşman diyor, celalı cemalinin düşmanı oluyor, isyandadır diyor…
-Eğer iblisi Allah’tan ayrı düşünür, ona bir varlık ithaf edersen, Allah’a şirk koşmuş olursun. İkilik olur, tevhit (birlik bütünlük) bozulur, değil mi.
Allah birdir diyoruz…
O vardır,
başka ilahlar yoktur, diyoruz.
İman eden herkes varlığın tek ve bir olduğunu ikrar etmiş, peşinen kabul etmiş oluyor.
Aksi halde iman etmiş sayılmaz.
Evet.
Kınayan kınanır, çünkü kısas vardır.
Evet.
Allah teâlâ benden bana sığının, gazabımdan rahmetime koşun diyor.
Biz müminler de emirleri yaparak, haramlardan kaçınarak gazabından rahmetine sığınmaya çalışıyoruz.
*Allah’ı bir insan gibi düşünün dersiniz hep, Çünkü Allah âdemi kendi suretinde yarattı, ona halifem dedi, diyorsunuz… İnsanın öfkesi var, iyiliği var, iyi tarafı var. Peki, herşeyi yapan O ise neden kötü fiiller, şeytandan diye anlıyor, anlatıyor bazıları. Bu yanlış o zaman…
İnsanlar anlayamaz diye mi…
celaline şeytan demek zorundayız.
Yoksa imanından olur birçok kişi değil mi?
-Celalından cemalına sığınıyoruz: Kuran bunu bize emirlerle yasaklarla yaptırıyor.
O nedenle Allah esmasını tek başına zikretmeyin,
Allah’ın celalını tahrik etmeyin, diyoruz.
İblis kelimesinin anlamını öğren araştır.
Ayrıca şeyatın ve şeytan kelimesinin kökenini araştır.
Her kavram her beyinde aynı anlamı ifade etmiyor…
*Hakikatte kötülükler de Allah’ın gazabının sonuçları değil mi hocam? Yani bu Allah’ın iyilik ve kötülük özelliklerinin sınırlarını aştırmasıysa, bu dünyanın varlık amacı buysa, biz bu amacın figüranlarıyız, O’nun askerleri (sıfatları) olarak. Aslında sormaya en çok korktuğum şey buydu hocam?
Burayı hiç çözemedim.
-Şeytanı negatif güçler olarak düşün.
Kendi içinde çok haklı, çok güzel, çok saygıdeğer olan negatifler, bize taban tabana zıttır.
Eğer şeytan olmasa meleklerde olmazdı.
Güzel çirkin ile kıyas edilir de belirir…
Çirkin güzele hayat verir.
Cehennem melekleri ateşte yaşarlar, rızıkları ateş.
Bilim ateşte yaşayan organizmaları görüntüledi.
Okyanus dibindeki volkan bacalarında sülfür yiyen, demir yiyen bakterileri görüntüledi…
Her insanın bedeninde trilyonlarca bakteri bizi yaşatmaya ve öldürmeye çalışmaktadır.
Ayrıca mikroplar ve virüslerde cabası.
Aslında hiçbir zaman sen sen değilsin.
Trilyon melek ve şeytanın bileşkesi bir ilahi cansın.
Her insan başlı başına bir mucize.
Her var da kendi özellikleri bakımından mucize…
Söz çok uzadı, yeter et,
irşad edileceğin zamanı bekle.
Ve dua et.
*Biri birini öldürdüğünde vahşice bile olsa, kınanacak çok kötü bir fiil de olsa, bu Allah’ın gazap potansiyelinin bir yansıması, şeytana has bir kötülük, şeytan bir maske mi yani. Bu şekilde hakikati bilince, aslında Allah’a nasıl mecbur olduğumuzu ve nasıl çaresiz olduğumuzu anlıyoruz. Tekrar ve onun cemaline sığınmak olması gereken tek şey, biz hiçiz bir bakıma, O’nun yüceliği bizim hiçliğimiz.
*MEĞER TÖVBE GİZLİ ŞİRKMİŞ
Ilgın-1993
Yıpranan anı defterim, satır/ satır ibret kokar.
Alır gider bilincimi, kader-i ummana sokar.
Satırlarda mahkûm bekler, yıllarca çektiğim ahlar.
Soluk resimlere tutsak, acısı tükenmiş vahalar.
Geçmişteki hataların, çaresini bulur muydum?
Acıları çekmeseydim, bugünkü ben olur muydum?
Doğru-yanlış hangisidir, yaşamasam bilemezdim.
Bu yazgı benim yazgım, istesem de silemezdim.
Yaşadığım geçmiş zaman, kesin kader biliyorum.
Hak yazgımın kaleminden, son kez özür diliyorum.
Kül iradenin yanında, cüz irade olacakmış.
Tedbirlerde kaderdenmiş, yazılanlar olacakmış.
Hakk’ın ezel kitabında, her işi kul işler imiş.
Cüz irade dedikleri, kül iradenin cüziymiş.
Kader sırrına erince, rıza denizine yettik,
Meğer tövbe gizli şirkmiş, tövbeye de tövbe ettik.
–
*Hocam haklısınız ama çok önemli bu. Avam açısından mı düşünerek yaşamalıyız yoksa farkındalık seviyesinde bakarak mı yaşamalıyız.
Bir insan nasıl bütün hakikati bilirken alt seviyede konuşur, yaşar. Tövbe etmek zikir yapmak Allah’ın kendinden af dilemesi ve kendini zikretmesi… O zaman bu bir iç hesaplaşma… Kendini övmek ve kendinden özür dilemek… Hocam bu çok harika bir şey. Bütün varlık çapında düşünüldüğünde muhteşem bir şey, akla hem sığıyor, hem sığmıyor.
Harikulade bir şey.
Allah kendi gazabını cehennemde cezalandırıyor, kendi cemalini ise cennetle ödüllendiriyor mu yani.
Son sorum hocam;
Allah’ın hiçbir şeye ihtiyacı yok, cennet cehenneme de ihtiyacı yok. Her şeyden münezzeh olması ile her şeyin O olmasını nasıl düşünmeliyim. Çünkü insanlar ihtiyaçlı ama ALLAH ihtiyaçtan beri…
Ama herşey O,
nasıl oluyor bu.
Herşey O derken bunda mecaz yok, hakikat bu ise, o zaman diğer bilgiyle nasıl örtüştürmeliyim. Hocam siz bunları biliyorsunuz, ne olur söyleyin, lütfen hakikati, derin de olsa söyleyin, anlayabilirim.
İnanın bu soruları ben uzun zamandır soruyorum, düşünüyorum.
İlk defa değil. Biz var mıyız hocam, yok muyuz?
-<gün doğar ışıklıyız, biz yaktık sanırız /
cebrail haber verir, biz çaktık sanırız.>.
vakti gelir jeton düşer… Acele edip saksıyı kırmanın âlemi yok. Şarteller atarsa, kutuplar kısa devre yaparsa, bina yanar, mahalle yanar, köy yanar içindekilere yazık olur.
Zikirlerini yap, günün gelsin, doğumun suhuletle olsun, bekle.
*Cüz irade kadar mı varız. Tamam, hocam, peki anladım.
-Nuru tevhide ermeden bu sorular kuru kuru söz ile aydınlanmaz.
Eğer o kadar kolay olsaydı anlamak ve anlatmak, kuran alenen yazardı.
Mesellerle, misallerle anlatmaz, ‘‘bu misalde akıl sahipleri için ibretler vardır, ayetler vardır” demez, akdedip anlamayanlara sabredin, sabırda hayır vardır, demezdi.
Hikmette aceleye yer yoktur.
Acele şeytandandır.
*Bilmek ilimle olur demiştiniz bir sefer, ondan belki, bunu anlamazsam eremem diye bu kadar zorluyorum, belki.
–İlim üç kademedir. En zayıfı okuyarak, dinleyerek, küçük büyük gözlem yapıp düşünerek bilinendir.
Bir ötesi keşiftir gönül gözü ile görmektir…
Bütün benliğinde hissederek, bir bakıma görerek öğrenmektir. En derini ise yaparak yaşayarak öğrenmektir.
Bu kademelere literatürde ilmelyakin, aynelyakin hakkalyakin denir.
*hocam dün gece ilk defa namaz kılarken belimden itibaren soğuk hava titreşimleri ile bir şeyler yapıldı, bu bir işlemdi. Kalbim hızlandı öncesinde, karakter olarak heyecanlı olmadığım halde.
-Senden nasıl kurtulmalı da azizem,
diğerler kardeşlerine gitmeliyim.
Gece bitmek üzere.
Ve bekleyen sabır taşlarına dönüşenler
çoktan çatladı.
*Tamam, hocam bitiriyorum inşallah, Allah razı olsun.
-Şimdi dön ve yazdıklarımızı hazmetmeye çalış.
*Çok vaktinizi aldığım için affedin.
Sizi seviyorum hocam.
Hayırlı geceler dilerim.
YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR
Anlamadığım birşey var.
Ne zaman tevekkül etsem, teslşm olsam yolum bir şekilde size çıkıyor.
100 kapılı bir oda düşünün, ben rastgele hangisini açsam hep size çıkıyor hocam…
Bazen deniyorki bir yanlışlık var git düzelt.
Resmen buraya getiriliyorum.Doğrusunu altına yazıyorum ve gidiyorum.
Mesela demin haber okuyacaktım gir denildi ve burdayım…
Biliyormusunuz sizin keşiflerinizin kapalı olduğuna ben hiç inanmamıştım yıllardırda inanmam.
Bazısı his der geçer ya hani, hikmetullahta his kelimesini siz iyi bilirsiniz…
Geçen bir video denk geldi.
Sultan Süleyman Kadı Ebu Suud efendiye verdiği cezalar hususunda buğz ediyordu. Ebu Suud öyle güzel anlattıki… Sultan Süleymandan harika bir cümle döküldü. “Anlaşılan sen bu sakalları boşuna ağartmamışsın Ebu Suud efendi” diye…
Sizinde saç sakal boşuna ağarmamış hocam.
Yolladığınız haberi aldım geldi.
Teslim oldum zaten merak etmeyin.
Öyle ateşlerden, öyle sınavlardan geçtimki… Ve sonunda bu sevite bahş edildi elhamdülillah.
Size yazan kardeşin ne seviyelere geleceği bile söylendi.
Yoruluyorum hocam.bazen ağır geliyor.
Mesela 2030-2033 arası savaşa gireceğiz ülkece…
Depremler yıkımlar kaos…
Öyle şeyler biliyorum ki ağzımı açmıyorum açamıyorum.
Bazen sizinle böyle yorumlarda tartışıyorum, bazen yanlış düzeltiliyor, bazende serzeniş oluyor. Size hiç kızmadım.
Ancak hiç bir şey sebepsiz değilmiş onuda anladım.
Dahada yanlız kalacaksınız hocam.
Vazifenizin sonuna doğru geliyorsunuz.
Siz elinizden geleni yaptınız.
Yükü taşıyan bilir…
Ben sizin gizli ışığınızım.
Rumuzuda gizli ışık yapacağım…
Bu ışığı en başta siz ve kalp gözü açık olanlar yorumu yayınlarsanız anlayabileceklerdir…
Bilen söylemez söyleyen bilmez hocam.
Döneceğim hocam.
Biliyorsunuz size ait olanın döneceğini.dön dendiği an geleceğim.
Hayırlı akşamlar.
Selam es Selame ben de büyük bir efendiden 2025 ten sonra çıkacağını duymuştum (birkaç sene sonra çıkar diye tahmin ediyordum.) babamla da tam bu konuyu konuşurken sizin yazınızı gördüm hiçbir şey tesadüf değil Allah razı olsun sizden de hemşehrim Hacı Ali öğretmenimizden de Allah memleketi felaketlerden korusun.