Canım Ali Öğretmenim

10.04.2020
333
Canım Ali Öğretmenim

Canım Ali Öğretmenim

Hastalığımı ilk öğrendiğimde, varlığını kabul ettiğim, benden istediklerini bildiğim halde zaman zaman yakın durup zaman zaman uzak kaldığım, dilde çok sevdiğim ama dünya telaşı, iş güç türlü bahaneler ile buluşmaya yeterince vakit ayıramadığım, buluştuğum zamanlarda ise hiç doyamadan ayrıldığım, işlerimi yoluna koyup en kısa zamanda onun istediği şekilde ve istediği kadar buluşmaya söz verdiğim Rabbimin artık beni beklemek istemediği ve bana inanmadığı için beni bu hastalıkla cezalandırdığını düşünmüştüm.

Oysaki ailemde ve çevremde görmediğim halde ibadetlerimi yerine getirmeye, bu kadar kötülüğün, kötünün olduğu yerde, kendimi temiz tutmaya çalışıyordum. Birçok Allah’ı unutarak yaşayan insana, dini yeterince açık, anlaşılır bulmayanlara kıyasla Allah’ın varlığından şüphe duymuyordum. Kendimce iyi bir eş, iyi bir anne, iyi bir evlat, iyi bir arkadaştım.
Buna rağmen Allah’ın o kadar kötü denilebilecek insan varken, cezalandırmak için beni seçtiğini düşündüm… Üstelik ben daha 4 yaşındayken Annem ölmüş, anne sevgisine hasret büyümüştüm. Aynı şekilde çocuklarımın da annesiz kalacağını düşünerek derin bir üzüntü içinde isyan ettiğim, evden dışarı çıkmadığım, çocuklarımdan başka kimseyi görmek istemediğim günlerin gecelerinde ağlayarak ölmek istemediğimi, çocuklarımı büyütmek istediğimi anlatıp, yaşadıklarımın nedenlerini sorgulayarak uyuduğum geceler çok oldu. Çok şükür bir senedir namazlarımı hiç bırakmadım. Hastalığım ile ilgili bütün çekincelerim için Rabb ‘im kolaylıklar verdi. İbadetlerimi engellemedi, çocuklarımdan, evinden uzak tutmadı. Artık uyandığım her günü Rabbimin bana Tövbe şükür ve ibadet için verdiği bir hediye olarak görüyorum. Üç hafta önce hastanede, kimyasal tedavim sırasında, okumak için zikir araştırırken sitenize denk geldim. Orda bir yazınızı okudum. Diyordunuz ki <Seninle doğan kaç kişi senin yaşına ulaşamadan, evlenip yuva kuramadan öldü düşündün mü? Çoğu senin aldığın muratları alamadan öldü, sakat kaldı, evlenemedi, anne olamadı, bebek kokusunu koklayamadı… İyilikleri sayıp bitirmeden başına gelen felaketlerden şikâyet etme.> diyordunuz.
Bu sözleri kendime defalarca okuyarak, ‘’kendini bedbaht görme. Rabbinin lütuflarını sayıp bitirmeden başına gelen kötülüklerden şikâyet etme. Rabb’in seni bu hastalıkla uyandırdı’’ dedim. Şimdi bu hastalık bir ceza mı yoksa bir armağan mı?
Ölmeden Tövbe etmem nasip oldu. Ailenden, namazından abdestinden mahrum bırakılmadın. Üstelik hastalığımda mucize denilebilecek ferahlıklar ve iyileşmeler oldu. Hep böyle eldekilerin şükrünü eda et, sıra diğerlerine gelsin. Bil ki şükür nimeti artırır diye tekrarlıyorum, bu kelimeleri kendime… İki haftadan fazla oldu arınma duası ve sağ devrimi yapıyorum. Rabb ‘im biliyor ki onun rızasını kazanmaktan başka işim yok bu dünyada artık. Ve tabii ki çocuklarım daha çok küçük, onların Allah rızasına uygun bir hayat sürmesini, bizim düştüğümüz gaflet ve hatalara düşmemelerini diliyorum, bunun için dua ediyorum. Öyle tecelliler yaşayım, nurlar göreyim diye değil. Gerçekten günahlarımdan arınır mıyım, nasip olur mu diyerek çekiyorum zikrimi…
Affetsin onu anmadan geçen günlerimi diye dualar ediyorum. Burnumun direği sızlıyor dua ederken. Öyle pişmanım ki… Sağlığımda iyi günlerimde huzurunda olamadım, bu durumda ne kadar kıymeti vardır, ona yaklaşma çabamın bilmiyorum, Ali öğretmenim… Geçen gün rüyamda askerler gördüm. Aynı otobüsteydim bir sürü asker ile… Başka bir yerde de birçok kapı var… Rengârenk çiçek, motifli, çini desenli yan yana bir sürü kapı… Elimde hortum ile onları yıkıyordum. Dün gecede kardeşimin işi için işe başvuru formu doldurduk. Beyaz sınav kâğıtları gördüm. Ama birinin elime kâğıt verdiği falan oldu mu diye uyandıktan sonra çok düşündüm. Hatırlamıyorum. Bu rüyalarım henüz bir anlam taşımaya bilir ama zikrime devam ediyorum. Rabb ‘im benim de beraatımı versin inşaallah. Beni sevdiğini ve affettiğini bilmek istiyorum.
 
*Canım öğretmenim, bugün zikrimin 40. Günü… Çok fazla rüya gördüm. Çok net hatırlayamadıklarım da var. beraatımı almış olsaydım hatırlamam gerekirdi değil mi. Rabb ‘im henüz beni affetmedi. Çok günahkârım demek ki. Çok üzgünüm, onun affına merhametine sevgisine muhtacım öğretmenim. İzninizle devam devam etmek istiyorum, temizlenene kadar. Affedene kadar zikrimi bırakmak istemiyorum. Affeder elbet bir gün değil mi, öğretmenim.
 
-Devam et. Her gün iki rekât tövbe namazı kıl, ek olarak. Namaz sırasında aklına gelen günahlarına teker teker tövbe et.
 
*Canım öğretmenim, her gün yazılarınızı okuyorum. Kendime notlar alıyorum. Çalışkan bir öğrencinizim inanın.  Bu sabah “Betül” başlıklı yazınızı okudum. Benim eşim ramazanda orucunu tutmaya çalışır, cuma namazlarına gider. Benim 5 vakit namaz kılmam onu rahatsız etmiyordu. Hatta yolda falan isek arabayı uygun yere çekip benim vakti giren namazı nerede kılacağımı o da dert ediyordu. Dün size yazmıştım bugün ya Latifun zikrimin 41. Günü tevbe namazımı da ekleyip devam ediyorum inşallah…
Bu 40 gün boyunca namaz sonunda zikrimi yaptığım için namazlarım her zamankinden uzun sürüyor. Zaman zaman kuşluk ve evvabin namazı da kıldığım için, eşim bundan rahatsızlık duymaya başladı. Ben namazdayken odaya giriyor oflayıp pufluyor. Ben de strese giriyorum. O varken çabuk çabuk kılıp zikrimi de uzun tutamadığım oluyor. O evdeyken yani. Bazen 9 tane çekip bırakıyorum. Bir kere ona dedim ki, benim ibadetimden neden rahatsız oluyorsun. Ben senin saatlerce telefon ile oynamana üzülüyorum ama karışmıyorum. Sen de benim ibadetimden rahatsız olma. Ben senin gibi evde değilim. Çalışıyorum diyor. Bazen yemek yaparken bazı hocaların sohbetini açıyorum ilgisini çeker, gelir yanıma dinler, öğüt alır diye. Bir hoca namazın öneminden bahsediyor. eşim dedi ki, gir bakalım vardiyalı işe hoca… Bu hocalar hiç vardiyalı işte çalışmış mı diyor.
Hocam konuya gelmek istiyorum, bazen birlikte olduğumuzda ısrarıma rağmen gusül abdesti almadan uyuyor. Sabah kalkınca diyor. Bir sabah kalktı acele ile duş almadan gitti. Aksam geldiğinde dedim ki beni de günaha soktun. Böyle yapacaksan bir daha seninle birlikte olmam. Uzak durdum birkaç gün… Daha sonra bana yaklaşınca dedim ki, tamam ama abdest almadan uyumayalım. Tamam dedi. Artık bazen oflayıp puflasa da abdestsiz uyumuyor.
Bazen bana sen bu evde ne okuyorsun ya gece uyuyamıyorum, kötü rüya gördüm, bana mı okuyorsun diye söyleniyor. Sizin verdiğiniz arınma zikrinden başka bir şey okumuyorum. Demem o ki ibadetlerimden rahatsızlık duyuyor, özenip örnek almak yerine. Buna çok üzülüyorum. Dua ediyorum onu için… Bazen onunla birlikte olduğumda günaha girmiş gibi hissediyordum. Ama yazınızı okudum, utanarak yazıyorum bunları. Eşim ibadetlerden uzak ama yine de helalim değil mi hocam. Zina yapmış gibi his neden oluyor peki? Selam es selame
 
-Sen zikrine beratını alıncaya kadar devam et. Onun için de dua etmeyi unutma. Onun günahı ona aittir,seninki sana. Eşinle birlikteliğe başlarken Euzü besmele çek. Yedi defa çek, önceden belliyse yakınlaşacağı. Ve de ki; rabbim! Eşimle bana ait olan rızıktan şeytanları uzak tut. Senin rızan için seviyorum, sevişiyorum. Verdiğin her nimet için teşekkür ediyorum. De. Euzü besmeleyi şakaya vur eşinin duyacağı şekilde söyle. Her seferinde ve deki, seni rabbimin bir nimeti, emri olarak çok seviyorum ve benimle mutlu olmanı istiyorum.
 
Eşinle birleşirken süflilerin yakınlaşmasına izin vermemiş ve yeterince haz almış olursunuz. Sen onu mutlu etmek için seviş. Allah seni zaten mutlu eder. Veren el alan elden üstündür. Rabbine deki sevişmeden önce rabbim eşimi mutlu etmeme izin ver. Öyle mutlu olsun ki sana şükretme isteği duysun. Namaza başlasın sevdiklerin arasına katılsın, izninle ya vedud ya vedud ya vedud. Sen her candaki asıl cansın. Amin.
 
*Canım öğretmenim. Her sözünüze uyucam, Allah’ın izni ile. Sizi çok seviyorum. İyi ki Rabbim karşıma çıkardı. Onun namaza başlaması için benim yapacağım dua ve bundan başka ne var. Hazine bulmuş gibiyim, her sözünüz altın değerinde.
 
-Eşini her gördüğünde ya rabbi onu divanına kabul et. Yüzünü güzel yarattığın gibi ahlakını huyunu da güzelleştir. Kalbinden her defasında bunu söyle. İşe giderken ardından dua et. İyilerle karşılaştır, gülerek gitsin, sevinerek evine dönsün de. Sana dönmek için vakti ip ile çeksin.
 
*Hepsini yapacağım, canım öğretmenim. Allah size uzun ömür versin. Başımızdan eksik etmesin
 
-Gelince her ne hal içinde olursan ol. İçin kan ağlasa dahi eve rabbimiz yahut efendimiz gelmiş gibi güler yüz göster. Nasılsın de. Paltosunu montunu sen al, as askıya. O yerine rahat oturtmadan başka şeyle ilgilenme. Bunu Allah için Yap. O bilsin ya bilmesin sen bunu hep yap. Er geç sana tam dönecektir. Ayakkabısını çevir giderken. Hizmetinle mahcup olacak kadar ilgilen. Allah için ve samimi ol. Sabah ondan önce kalk. Gündüz azıcık uyu ki gece çok uyuma.
 
*Söz veriyorum öğretmenim yazdığınızın her harfine uyacağım.
 
-Çok yemek yeme. Seni hem hantallaştırır, hem çirkinleştirir. Sağlık az yemektedir. Az uymakta az konuşmaktadır.
 
*Öğretmenim ben yazmıştım kanser hastasıyım. Çok öğrenciniz var biliyorum, hatırlamazsınız. Ama bu ibadetime de eşimle ilgilenmeye de mani değil.
 
-Rabbimiz sana şifalar versin. Bu zikir seni hastalığından da kurtarır inşaallah.
 
*Elhamdülillah çok iyi hissediyorum. Sizin dediklerinizi uyarak daha da iyi olacak, herşey hissediyorum
 
-Onlarca kişi bekliyor. Seninle konuşturan rabbime hamdolsun. Bu sana Allah’tan bir ikram bil.
 
*Çok şükür, Allah’a emanet olun.
 
-Hadi…Allah seni sevmese bunları sana yazdırmazdı. Yazanı boş ver, yazdırana bak.
 
*Allah razı olsun, inşallah beraatımı aldığımın müjdesi için yazarım bir daha.
 
-Tamam..
YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.