Beyninizi Ve Kalbinizi Nur İle Yıkadı Efendimiz

*Babacığım, eûzû bikelatillahi’ttammeti min şerri ma halak. Selamen kavlen min rabbin rahîm. *Babacığım, yıldızlar hep doğuya doğru gidiyor. Kesinlikle büyük şeyler ortaya çıkaracak. Babacığım inşallah bu Cemali bir olayı ortaya çıkaracak. Ayrıca babacığım, bu gün ben Kâbe oldum. Kâbe aslında zamanın imamının kalbî. Bedensel, ruhsal olarak zamanın imamıdır. Hacda senin ve benim kalplerimizin, beden ve ruhlarımızın etraflarında 7 defa tavaf ediyorlardı, ümmeti Muhammed. Namazda Kâbe’ye yönelirler ya, hakikatte zamanın imamı kim ise onun kalbine, ruhuna doğru namaz kılıp secde ediyorlardı. Bu hakikati gördüm.

*Hz Adem’e secde edin demişti ya Allah meleklere, hakikatte Hz Adem’in kalbindeki Allah’a secde ediyorlardı. Kâbe-i Muazzama Nuru Tevhit’e ulaşmış (miracını yaşamış) ve görevlendirilmiş zamanın zatının, imamı zamanın kalbini temsil ediyor. Bazı büyük evliyalar derdi ya, ‘’İlkinde Hz İbrahim’in taştan yaptığı Kâbe’yi gördüm. İkincisinde de Kabe’nin sahibi Allah’ı gördüm.’’ Diye… Keşifleri açılıp Kabe’de zamanın imamını görenler veliler onlar. Avam Taştan Kâbe’yi Allah’ın evi zanneder. Ama bilmeyerek de olsa hakikatte zamanın imamını ziyaret ederler, etrafında dönerler.

*Babacığım, yıldızlara sordum, ‘’Siz batıdan doğuya doğru gidiyorsunuz, hikmeti nedir. Batı kâfirleri, Hristiyan ve Yahudileri temsil eder. Doğu ise İslamı, Hz Muhammed as Peygamberimizi temsil eder’’ dedi. Ve daha Dediler ki ‘’biz batıda toplandığımız için kâfirler, Hristiyanlar, Yahudiler güçlendiler. Şimdi doğu tarafında, Zühre / Venüs gezegeninde toplanıyoruz, boğa burcunda’’ dedi. Bu peygamberimizin tevhid olduğu gezegen, nuru yeşildir, ve kemalidir. Artık resulullah efendimizin zamanında olduğu gibi gökyüzünde yerlerimizi aldık’’ dediler. “Dünya adalet islam, eşitlik, şeriat, mutluluk, afiyet, huzur ile dolacak” dediler.

*”Bilirsin ki biz yıldızlar, burçlar olarak dünyadaki olayları etkileriz. Hakikatte ise Adem’in neslinin fiilleri ne ise ona göre cemali, celali gezegenlerde dururuz. Artık bundan böyle cemali burçlarda, gezegenlerde duracağız” dediler. Yani babam, sahibul zamanın yaptığı efallere göre şekilleniyor, yıldızların burçların yörüngeleri. Selâm es selam.

Eûzû bikelatillahi’ttammeti min şerri ma halak. Selamün kavlen min rabbin rahîm. Bismillahirrahmanirrahim. Babacığım bu salavatı çekiyordum. <Allahümme salli ala ruhi seyyidina muhammedin fil ervah. Allahümme salli ala cesedi seyyidina muhammedin fil ecsad. Allahümme salli ala kabri seyyidina muhammedin fil kubur. Allahümme eblığ ruha seyyidina muhammedin minni tahiyyeten ve salaten ve selama.> Manası: <Allah’ım! Ruhlar içerisinde Efendimiz Muhammed’in ruhuna salat eyle! Allah’ım! Vücutlar içerisinde Efendimiz Muhammed(S.A.V.)‘in cesedine salat eyle! Allah’ım! Kabirler içerisinde Efendimiz Muhammed(S.A.V.)’in kabrine salat eyle. Allah’ım! Efendimiz Muhammed(S.A.V.)’in ruhuna benden selam, salat ve esenlikler ulaştır.>

                Allahümme lafzını çıkardım, okumadım ama. Birden Medine’deyim. Ravza-i mutahhara, peygamberimizin kabrindeyim. Yatıyor kabrinde. Elinden tutup kaldırdım. El ele tutuşup senin yanına geldik. Senin sağ kulağını eğilip söylediği her söz yeşil nur olup kulağından girip tüm vücuduna yayıldı, kalbin, ruhun her organın yeşil bir nur oldu. Söyledikleri ise ey imamı Ali zülfikârların ayete hadise ters keşiflerini dinleme, kesinlikle dediğini yapma’’ dedi. Ben o kuranı 23 yılda tamamladım. Yeri geldi kâfirler kılıçla başıma vurdular. Miğferim şakak kemiğime saplandı. Kan yere düşmek üzere iken Cebrail geldi, toprağa düşmesini engelledi. Velev ki kanım yere düşse idi yeryüzünde bir tane mahlukat, adem oğlu kalmazdı, hayat biterdi. Her şeyi yok ederdi. Yeri geldi dişim şehit oldu, savaşta. Sürekli öldürülme korkusu, sürekli savaş, sürekli açlık susuzluk… Mekke’den kovuldum, Medine’ye hicret ettim. Ömrüm İçinde kuranı ve hadislerimi size aktarmak için bu güne kadar neler çektim. Sizler hazıra kondunuz, imamı Ali’’ dedi. ‘’Benim kuranımı, hadislerimi, öğretilerimi zülfikârların ayet ve hadislere ters keşfine değişme-hatalısın’’ dedi. O vahiyler hadisler gelirken başım ağrırdı, vücudum titrerdi. O zülfikârlar benim neler çektiğimi bilir mi. Bir bir söyledim, isteyen öğüt alsın, isteyen isyan etsin. Benim Kur’an’ım, hadislerim imamı Ali senden de imamı Muhammedden de üstün, dedi. Beni Allah’ın övdüğü gibi övün, yüceltin, kuranımı, ayetlerimi ve hadislerimi, dedi. Ben Kabe’de namaz kılarken benim sırtıma deve işkembesi attılar. Ben ne zorluklar çektim. Sen imamı Ali, benim kuranımı ayetlerimi hadislerimi zülfikârların keşfine mi değişiyorsun., dedi. Başınızı ikiye yarıp, bembeyaz nurlar ile beyninizi yıkadı. Bana döndü dedi ki; ey imamı Muhammed, ben çocukluğumda ve miraca çıkarken kalbimi melekler açıp yıkamıştı. O kalbin içinde ‘’Sevde’’ diye siyah bir nokta vardır. Oradan Şeytan kulun hak sözleri duymasını engeller, kalbini karıştırır, dedi. *Ve o anda senin göğüs kafesini yardı kalbini beyaz ve yeşil nurlarla, zemzem suyu ve cennetteki ırmaktaki hayat suyu ile yıkadı. Kalbindeki o siyah nohut tanesi kadar bir nokta dediğimiz Sevde ‘yi çıkarıp cehenneme attı. ‘’Bu her insanda vardır, ancak Allah’a en yakın Kullar da yoktur. Çünkü Allah vakti zamanı geldiğinde çıkarır, aynı imamı Ali’den çıkardığım gibi’’ dedi. *Ey imamı Ali beni zerre miskal seviyorsan, sana söz veriyorum; ya rab şahit ol, ya rab şahit ol, ya rab şahit ol, Dünyayı İslamla, ayet ve hadisler eşliğinde afiyet, huzur, cemal, eşitlik, adalet ile dolduracağım. *Velev ki Kitabımı, ayetimi, hadislerimi keşiflere değişirsen, ben kemalim bilirsin. Yeryüzü yine kaosa, kargaşa, savaşa, yıkıma uğrar, dedi. Söyleyeceklerim bundan ibaret, Ya imamı Ali…> Burda konuşmamız, görüntümüz kayboldu.