Peygamberimizin Hz. Cüveyriye İle Evlenmesi

13.05.2021
189
Peygamberimizin Hz. Cüveyriye İle Evlenmesi

Peygamberimizin Hz. Cüveyriye İle Evlenmesi

Peygamber efendimizin hayatı kategorimizde bu günkü yazımız ” Peygamberimizin Hz. Cüveyriye İle Evlenmesi “ konu ile ilgili tüm bilgiler bu yazımızda paylaşılmıştır.

Hz. Cüveyriye, Benî Müstalık Kabilesi reisi Hâris bin Ebî Dırar’ın kızı idi. Müreysi (Benî Müstalık) Gazâsında alınan esirlerden biri de kendisiydi. Kocası Müsafi bin Safvan Peygamberimiz (s.a.v.)’in amansız düşmanlarından biri idi. Harpte öldürülünce Hz. Cüveyriye dul kalmıştı.

Esirler, mücahidler arasında bölüştürüldüğü zaman, Hz. Cüveyriye, Sabit bin Kays ile amcası oğlunun hissesine düşmüştü.

Hz. Cüveyriye, Sabit bin Kays’la anlaşmış, kesişme yapmıştı.* Tayin edilen fidyeyi ödediği takdirde hürriyetine kavuşacaktı. Fakat, fidye ödeyecek imkânı yoktu. Bu sebeple Peygamber Efendimize müracaat etti ve kurtuluş fidyesinin ödenmesi hususunda yardım talebinde bulundu.

Resûl-i Ekrem Efendimiz, ona, “Sana, bundan daha hayırlı olan yok mudur?” diye sordu.

Beklenmedik bir soruya muhatap olan Hz. Cüveyriye birden şaşırdı. Hürriyetine kavuşmaktan, tekrar anne babasına, yurduna varmaktan daha hayırlı ne olabilirdi?

Bir anlık bir tereddütten sonra, “Yâ Resûlallah!” dedi. “Hakkımda yapacağınız bundan daha hayırlı şey nedir?”

Peygamber Efendimiz, “Senin kurtuluş fidyeni ödeyerek seni zevceliğe kabul etmemdir.” buyurdu.

Hz. Cüveyriye bütün bütün şaşırdı. Esaretten kurtulduğu gibi, böylesine büyük bir şerefe de nâil olacaktı. Bir an kendi âlemine daldı. Peygamber Efendimizin yurtlarına varmadan birkaç gün önceki rüyasını hatırladı: Ay Medine’den sanki yürüyüp gömleğine girmişti.

Bir anlık bir şaşkınlıktan sonra, yüzünde sevinç alâmetleri belirdi. Peygamberimiz (s.a.v.)’in teklifine cevabı şu oldu:

“Yâ Resûlallah! Eğer, beni bu şerefe nâil ederseniz, şüphesiz benim için bundan daha hayırlı bir devlet ve saâdet olamaz!”

Hâris bin Ebî Dırar’ın Müslüman Olması

Hz. Cüveyriye’nin babası Hâris bin Ebî Dırar da o sırada, kızını kurtarmak için yanına develer alarak Medine’ye doğru yola çıkmış idi. Akik Vadisine varınca develerine baktı. Kıyamadığı ikisini vadide iki dağ arasında kuytu bir yerde sakladı.

Sonra Peygamber Efendimizin huzuruna geldi, “Yâ Muhammed! Kızımı esir almışsınız. Şunlar onun kurtuluş fidyesidir.” dedi.

Resûl-i Kibriyâ Efendimiz, “Akik’ten, filan dağlar arasında, filan kuytuya saklamış olduğun iki deveyi neden getirmedin?” diye sordu.

Hâris birden şaşırdı. Hiç kimse develeri oraya saklamış olduğunu bilmiyordu. Artık beklemek mânâsızdı. Derhal

“Ben, şehâdet ederim ki, Allah’tan başka ilâh yoktur. Muhakkak sen de Allah’ın Resûlüsün. Vallahi, yaptığımı Allah’tan başka kimse bilmiyordu.”

diyerek Müslüman oldu. Onunla birlikte, iki oğlu ve kavminden yanında bulunanlar da orada Müslüman oldular.

Peygamberimiz (s.a.v.), Sabit bin Kays’a (r.a.) haber gönderip, durumu kendisine arzetti. Hz. Cüveyriye’yi kendisinden istedi. Sabit bin Kays tereddüt göstermeden, “Babam anam sana fedâ olsun yâ Resûlallah, sana onu bağışladım.” dedi.

Resûl-i Ekrem Efendimiz, kurtuluş fidyesini ödeyerek Hz. Cüveyriye’yi babasına teslim etti.

Hz. Cüveyriye’nin Peygamberimiz (s.a.v.) ile Evlenmesi

Müslüman olan Hz. Cüveyriye’yi zevceliğe kabul etmek üzere Peygamber Efendimiz onu babası Hâris bin Ebî Dırar’dan istedi. Baba Hâris buna muvafakat gösterdi. Peygamber Efendimiz, dört yüz dirhem mehir vererek Hz. Cüveyriye’yi zevceliğe aldı.

Peygamber Efendimizin Hz. Cüveyriye’yi zevceliğe aldığını gören ashab-ı kiram, “Resûlullahın zevcesinin akraba ve taallûkan artık esir kalmamalıdır.” diyerek, ellerindeki bütün esirleri serbest bıraktılar. Bu esirler arasında sadece yüz tane kadın vardı.

Bunun için Hz. Âişe der ki: “Ben, kavmi için Cüveyriye’den daha hayırlı, daha mübârek bir kadın bilmiyorum.”

Gerçekten de Hz. Cüveyriye bahtiyar bir kadındı. Bir günde esir iken hem Resûl-i Ekrem Efendimize zevce olma şerefi ve saadetine erdi, hem de kavminin esaretten kurtulmasına sebep oldu.

Peygamber Efendimizin Hz. Cüveyriye’yi eş olarak aldığını duyan Müstalıkoğullarından birçok kimse de bu mürüvvet ve alicenaplığa hayran kalıp, Medine’ye gelerek Müslüman oldular.

Peygamber Efendimizin bütün evliliklerinde ayrı ayrı hikmet ve maslahatlar vardır. Bu evliliğinde de içtimâî bir hikmet ve maslahatı göz önünde bulundurmuştur. O da, kalbleri kendisine ve İslâma ısındırmak, kabileleri akrabalık bağı kurarak etrafında toplamak, kendisine ve İslâma yardımcı kılmaktı.

Malûmdur ki, insan bir kabileden veya bir aşiretten evlendiği zaman, onun ile o kabile veya aşiret arasında bir yakınlık meydana gelir. Bu da, tabiî olarak onları o insanın yardımına koşturur.

İşte, Resûl-i Kibriyâ Efendimiz, Hz. Cüveyriye ile evlenmesinde bu maksat ve gayeyi gütmüştür. Ve bunda görüldüğü gibi muvaffak da olmuştur.

Cüveyriye İsminin Anlamı

Hz. Cüveyriye’nin asıl adı Berre idi. Bu ismi beğenmeyen Resûl-i Ekrem Efendimiz, evlendikten sonra, “kadıncık” veya “kızcağız” mânâsına gelen Cüveyriye ismini taktı.

Hz. Cüveyriye, son derece takvâ sahibi idi. Yoksullara, fakirlere karşı son derece şefkatli, merhametli davranırdı. Yemez, başkasına yedirir; içmez, başkasına içirirdi. Bir gün Resûl-i Ekrem odasına giderek, “Yiyecek bir şey var mı?” diye sormuştu.

Hz. Cüveyriye, “Hayır, yâ Resûlallah! Yanımda yiyecek bir şey yok. Sadece bir davar kemiği vardı ki, onu da kadın azadlımıza sadaka olarak verdim.” cevabını vermişti. Hz. Cüveyriye, hicretin 57. yılında vefat etti. Baki mezarlığına defnedildi.

Bu konu ile birlikte merak edilen diğer Konular

Hz Mâriye kaç yaşında evlendi

Hz. Muhammed, hicretin yedinci yılında Mısır Mukavkısı denilen Bizans’ın İskenderiye valisine bir mektup göndererek kendisini İslam’a davet etmiş, bunun üzerine Vali aldığı davete değer vermiş ancak İslam’ı kabul etmemiştir. Vali Mukavkıs, Muhammed’den kendisine mektup getiren elçi Hâtıb b. Ebî Beltaa’ya büyük ikramlarda bulunmuş ve Muhammed’e yazdığı cevabı mektupla birlikte; iki cariye, bir hadım ağası, 1000 miskal altın, kıymetli elbiseler, kumaşlar, güzel kokular ve bunun gibi bir takım hediyeler göndermiştir. Mâriye ve kardeşi Sirîn adlı cariyeler Medine yolunda Hâtıb b. Ebî Beltaa’nın daveti üzerineveya Medine’de Peygamber’in tebliği üzerine İslam’ı kabul edip Müslüman oldular. Mâriye el-Kıbtiyye, Muhammed ile nikâhlandıktan bir yıl sonra ondan bir erkek çocuk dünyaya getirmiştir. Kardeşi Sirîn, Muhammed’in şâiri Hassan b. Sâbit ile evlenmiştir. Mâriye’nin cariyelik statüsünden Müslüman olmasıyla veya bir çocuk dünyaya getirmesiyle kurtulduğunu ifade eden iki görüş bulunmaktadır. Mısırdan kız kardeşi ile beraber hediye cariye olarak geldiği için yaşı tam olarak bilinmemektedir.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.