Her gemiye bir liman gerek

*Cevap verdiğiniz için çok  sağ olun hocam. 7 yıldır öze erme yolundayım, birçok yöntem denedim. Biyoenerji, Celcelütüye, Üveys zikrini 6 ay kadar çektim, yoruldum. Tek gayem O na ermek, kendimi bulmak. Her kes gibi bir mürşidin nazarı, nefesi ile bir anda olsun istiyorum. Elbette O isterse olur. İslamdan başka diğer dinlerden olanlar cehenneme mi gidecek. 
Cehenneme gidecekse insana nefs veren, onlara bunun yolunu açan Allah değil mi. 
Adaletinden nasıl bahsedeceğiz Allah’ın o halde. 
Ben şöyle inanıyorum. 
Ben müslüman dünyada dünyaya geldiğim için Müslümanım. 
Ve Allah’ın Muradı ki her bedende oynayan kendisidir. Önemli olan burada sevgidir. Sevgi varsa kişi mutlaka O nu bulacaktır. Hangi dinden olduğunun önemi yoktur. Mutlu olan müslüman değilse kâfirdir belki de? 
Cehennem sıkıntılar, cennet huzur. Allah evrende görülen ve görünmeyen Herşeyim toplamının ismi değil midir? Rab kişinin baskın esması bütün esmâların hepsinin ortak adi. Allah gaybi mutlak olan adı yani Zat’ı Hu diye öğrenmiştim, böyle inanıyorum? Mete… 20:14 itibariyle görüldü
22:36

–Şimdiye kadar okuduğun esmalar ile doğuştan baskın etkili esmalarının toplam bileşkesi olan, belki de sadece senin ulaştığın bir zaviyeden bakıyor, ilahi düzeni sorguluyor, vardığın idrakını bir başkası tarafından da onaylanmasını istiyorsun.
Evrenin tek merkezli bilinci olan kudret(illah), yani el (i)lah o’nun Arapça adıdır… Tek ilah,tek kudret demektir.
Başka dillerde de kudretin birliği kabul edilmişse, aynı anlama gelen kelamlar ile adlandırılmıştır.
O ilaha(allah’a) inanmak, dayanmak üzere programlı yaratılan insandan başka evrende üst bilinçli varlıklar yok kabul edilmekte, âdemoğlu evrendeki tek eşrefi mahlûkat olarak vasıflandırılmaktadır.
İnsan kendini arar aslında.
Kendisinin nereden geldiğini nereye gideceğini ve bu yolculukta başına olumsuz şeyler gelmeden ilerlemesi için nasıl bir müfredat ile yol alacağını araştırır, uygular.
Araştırırken de elde sadece kadim inançlar sistematiği olarak din kaynakları vardır.
Kişiye en yakın kaynaklar, içinde bulunduğu toplumun inançlar manzumesidir. Ne yazık etkilendiği bilgilerin her biri de ilahi kaynaklı değildir. Başka dinlerden gelen inanışlar, yanlış bilgiler(bid’atlar) ve ataların süzgecinden geçmiş birikintilerden oluşan örfler, adetler, gelenekler de vardır. 
Doğar doğmaz çevrenin şartlanmasına, programlanmasına açık olan birey kazandığı inançlarında doğrular kadar yanlışların da olduğunu anlayıncaya kadar yolu yarılamış olur.
Bir bakıma saflığını yitirmiştir.Kendisine asla lazım olmayacak inançlarla ve bu inançların sonucu bazı huylarla çoktan kirlenmiştir.. Kişi gerçek anlamda tefekküre eriştiğinde karmaşanın hüküm sürdüğü bir beyindin. pek çoğu iradesi dışında edindiği inanç, bilgi ve alışkanlıkların tutkunu, tutuklusudur.
Ben beni bulmak istiyorum dediğinde çoktan elleri kelepçelenmiş, ayakları kösteklenmiştir.
Hem işi zorlaşmış hem de vakti azalmıştır. Bir bakıma çaresizlik içinde dinler tarihi ile diğer literatürün içinden kendine net rota çizmek o kadar zordur ki. 
Senin gibi en yakından başlayarak arayışlara girer. Bazen rehbersiz gidişten bazen de yanlış, yetersiz rehberden daha da kirlenir, engelleyen kişilikler, huylar kazanır. Ve bana yazdıklarını bütün samimiyeti ile düşünür yazar.

Saf gerçekliği bir kürenin merkezine yerleştir. Sen ben herkes, kürenin dış yüzeyinde zahirdeyiz diyelim. Merkez ve kürenin içi ise batındır,bilinmeyen araştırılan,aranılan demektir.Bilinmeyen, bazen tahmin edilen,bazen önceden gidenlerin söylemlerinden oluşan bir kelam denizidir. 
En doğru çizgilerle merkeze esasen sayısız açıdan girilir görünür. 
Ancak azizim herşeyi sen bilakis keşfetmek istersen asla ömrün yetmez. Araştırdığın her alanda bir kılavuz edinmek zorundasındır. 
İşte bu kılavuzların meşhur olan üçü; Tevrattır, İncildir ve kurandır. Ve bu üç kitabın mürselleridir, müminleridir.
Bu kitapların renkleri ile bir Yahudi’yi, İsevi’yi ve Muhammedîyi gözlemlersin. 
Sana en yakın olanın kitabını benimsersin. 
Kendine yakın bulduğun herşey sana kılavuzluk ederken uzak buldukların da negatif kılavuzlar, kaçındığın tehditlerdir. 
Sonunda senin de bir yolun olur. O yol ya cennete ya cehenneme çıkar. 
Bu yolların kokusundan, ısısından, suyundan toprağından doğru yolda mısın yoksa yanlışın peşinde misin kendince akleder, sezersin. 
Kişi kalbi huzur arar. 
Her kuralda ve davranışta açıklık arar. 
Verimlilik arar.

Biz, bu çerçevede islamdan daha aydınlatıcı bir ahlak ve hukuk sistemi görmedik. Bir bilenin dizinin dibine hasbelkader oturduk. 
Her derste hem müfredatı hem de öğretmeni düzenli test ettik, tastikledik. 
Yanıltılmaktan düzenli korktuk, değişmeyen kurallar aradık. 
Rehberin,kaynağın ve hedefin sorgulamasını düzenli yaptık. Her merhalede hedefler tayin ettik,maksadın, menzilin gerçekleştiğini göre göre ilerledik. 
Son hedefi de elhamdülillah,hakkal yakiyn yaşayarak öğrendik. 
Döndük yarım asır kendi nefsimizde uyguladık, döndük talibine anlatmaya öğretmeye başladık. Seçim senin. 
Daha ne denir bilmiyorum. 
Yazdıklarımız sitelerde sayfalarımızda herkese açık. 
Rabbimiz sana yar ve yardımcı olsun. 
Ama ille de bir rehberin olsun. 
Bir kürsüden yardım almadan doktora yapamazsın. 
İlim derya denizdir, uçsuz bucaksızdır, eğitilmeden gemini yüzdüremezsin. 
Seyir defteri tutmayı, pusula kullanmayı birilerinden öğrenmelisin.Adetullah böyledir. 
Yeterince tecrübe ile fırtınaları tanımalısın. Sonunda demirleyeceğin bir limanın haritasını da rehberinden elde etmelisin. 
Aksi halde köpek balıklarına yem olmak var. 
Her düşeni yunuslar sahile çıkarmıyor. 
Selam es selame
Hacı Ali Bayram gönderdi

Yanıt yaz…