Mü’minün suresi 96..118 yorumu 

04.02.2019
180
Mü’minün suresi 96..118 yorumu 

Müminun Suresi Kuran’ı Kerim Türkçe Meali Arapça Dinle

Mü’minün suresi 96..118 yorumu 

Bilge melek

Euzübillahimineşşeytanirracim, Bismillahirrahmanirrahim.
Rahman Rahim olan Rabbimize sığınarak tefsirime başlıyorum, Kardeşlerim.
Kalbime gelen hislere göre yazdım Kardeşlerim. Doğrusu benim tefsir bilgim yok.

96. ayet: Kötülüğü, en güzel olan şeyle uzaklaştır. Biz onların yakıştırmakta oldukları şeyleri daha iyi biliriz.

Şimdi Kardeşlerim, bu ayeti kerime ile “Bismillah deyip yola revan olayım hızlıca” diye niyet etmişken, açıkçası dakika bir gol bir, handikaba düştüm. 
Ya Allah bismillah deyip devam ediyorum. Biliyorsunuz ki ben tefsir üstadı değilim. 
İlk cümle bazı meallerde şöyle çevrilmiş;
“Kötülüğe en güzeliyle karşılık ver” 
”Kötülüğe iyilikle mukabele et” 
”Sen kötülüğü en güzel bir tutumla sav”
“Kötülüğü en güzel bir tutumla sav” meali benim kalbime daha çok yattı kardeşlerim. Bu ayeti kerimenin hayatın normal akışında sürekli karşılaştığımız rutinlere ilişkin olduğu için çok önemli olduğunu düşünüyorum. Yani gün içinde bize kötü ve olumsuz gelen bir çok muamele ile karşılaşıyoruz, nasıl davranmalıyız?
Peki burada Allah’u Teala “kötülüğe iyilikle mukabele et” mi demek istiyor ve acaba sadece Rasulullah Sav Efendimize mi sesleniyor, aynı zamanda bazı yüksek ruhlara? 
Böyle anlaşılması güç ayeti kerimelerin farklı yorumları bence İslama çok zarar veriyor. 
Şimdi bize karşı kafirlerin bir savı en başından beri ne idi kardeşlerim? Hepimizin başına gelmiştir. “İslam barış dinidir, neden elinize silah alıyorsunuz?” “Neden Peygamber savaştı?” “İslam sükûnet dinidir, neden sesiniz çıkıyor? “İslam sabır dinidir, neden itiraz ediyorsunuz?” Gibi…
Bu şekilde anlaşılması zor ayeti kerimeleri işlerine geldiği gibi çevirip Müslümanları pasifize etmenin bir yolunu bulmuşlar, efsunlanmış gibiyiz, Rabbimiz uyanmayı nasip etsin. Amin amin amin…

Kötülüğe iyilikle mukabele et diye çevrilmesi bence büyük bir handikapa yol açıyor? Bence burada bir isabetsizlik var? Mesela kardeşlerim, Müslümanlar bir yanaklarına tokat yedikçe öteki yanaklarını mı çevirsin. Kendisini döven, söveni kötülük eden, aşağılayan zulm eden insanları hem affedip hem iyilik mi yapsın? Belki çok üstün ruhlar bu şekilde davranabilir. Ama benim gibi sıradan, aciz ve sabırsız insanlar için bu şekilde davranmak doğru olmaz, işte şeriat yani kurallar bunun içindir. Normal avami düzeyde kontrolü sağlamak için. 
Ne dediler bize isabetsiz çevirilerden ve islamın yanlış çevirilerinden güç alarak, “başörtülü kadınların çalışmasına okumasına ne gerek var otursunlar evlerinde.” “Dindar erkeklerin askerlikte siyasette ne işi var?” Sanki namaz oruç askerliğe siyasete engelmiş gibi. Bize kötülük ettikçe “Sizin dininiz kötülük yapanlara iyilik yapmayı emrediyor, sesiniz çıkmasın” dediler. Sesi çıkan Müslümanlara da “Sen nasıl Müslümansın sabretmen gerekir, sabırsızsın” dediler.

Bence Rabbimizin bizzat Rasulullah SAV efendimize hitap ettiği bir ayeti kerime; “Kafirler sana bazı yakıştırmalarda bulunuyorlar, bunların bazısını duyuyorsun, duymadıklarını da biz biliyoruz. Biz daha iyi biliriz, sen sana yapılan kötülüğü en uygun şekilde bertaraf et, kendini üzme, biz onların icabına bakacağız” diyor. Yani sana yapılan kötülüğe iyilik yap demiyor bence Allah’u alem. Uygun olan neyse onu en uygununu yap diyor bence. En güzel şekilde savuştur belayı diyor bence. Kötülüğün cezasını verirken aşırı gitme, haddi aşma diyor. Kötülüğü karşılıksız bırak onlara iyilik yap demiyor bence. Allahu alem.

97. Ve de ki ”Şeytanların kışkırtmalarından sana sığınırım”

Yani yapılan kötülüğe misliyle veya daha fazlasıyla öfkeyle karşılık vermen için ceza vermen için şeytanlar seni her yönden kışkırtır, fırsat kollar, bu durumda da Bana sığın. Çünkü İslam son dönemde güçlenmişti ve Rasullullah SAV kafirleri cezalandırmaya başlamıştı. Bence bize de bir müjde var burda ???? Allahu alem biz de güçleneceğiz. İslam ümmeti şu an kaçıyor, kaçarken denizlerde boğuluyor ama sonra yakalayıp ceza verebilecek duruma gelecek inşallah, 
biz de o günleri göreceğiz inşallah.

98. “Onların yanımda bulunmalarından da sana sığınırım.” 
99.100. Nihayet onlardan birine ölüm gelip çatınca “Rabbim beni geri gönder de, geride bıraktığım dünyada iyi işler yapayım” der. 
Hayır onun söylediği bu söz boş laftan ibarettir. Önlerinde yeniden diriltilecekleri güne kadar bir berzah vardır.

Bence zahiri açık bir manası var Kardeşlerim. Allah bizi bu duruma düşmekten korusun. Burada bunu söyleyen kişinin varının yoğunun dünya olduğunu anlıyoruz. Hala dünyaya geri dönmek istiyor. İyilik yapmak da bahanesi. Ellerimizdeki dünyalıkları birer ikişer çıkarmalıyız kardeşlerim dünya sevgisinden kurtulmak için. 
Yani gerçekten onların bizim mallarımız olmasını istiyorsak onları bağışlamalıyız. Rasullullah Sav. Efendimizin malını seven bir kişinin ölümü sevebilmesi için ona malını bağışlamasını tavsiye etmiştir. Böylece o kişinin malı ahirete gidince dolayısıyla, sahibinin malın olduğu tarafa meyli artar.
Bir de şöyle bir şey geldi kalbime Kardeşlerim. Rabbimizin ölmeden önce öldürüp tevhid ettiği kişiler, Herşeyin Allahu tealadan ibaret olduğunu görmenin şokuyla yeni duruma adapte olmakta zorlanır. Bazı eski alışkanlıklarına devam eder gayri ihtiyari. “Bizi eskisi gibi yap da sevap varmış gibi, sevap kazanıyormuşuz gibi devam edeyim” der. Çünkü eskiden müşrikti kendini var zannediyordu. Bir kendisi var bir de gayrısında Allah var zannediyordu. Sevap biriktiriyordu kendince, günaha girip tevbe ediyordu. Böylesi daha kolaydı. İnsan olmaya da zihnin yapısına da ikilik ve şirk inancı daha uygundu. Fakat tevhid olduğunda gördü ki Allah’tan başka hiçbir şey yokmuş… Taaa en başından beri, hiç olmamış… İnsanlık diye bir şey yokmuş… Aaaaaa… Allahu teala “Ben tuzak kuranların, hile yapanların en hünerlisiyim” derken bunu da kastediyormuş meğer…

Ne ilginç değil mi? Melekler dedi ki; “Biz bu Ademe mi secde edicez?”, İblis dedi ki “ben etmem”… o bunu dedi bu bunu dedi, şu şunu dedi. Meğer hep bunları diyen 1 tek kişiymiş. Bir elinde melek maskesi bir elinde şeytan maskesi, bir elinde Adem maskesi… hiç kimse yokmuş meğer… 
Farklı çağlarda, farklı kadınlardan doğan kişi aynı kişiymiş meğer? Çok muazzam bir hile ve tuzak? Hangimiz derdik ki düşmanımızla aynı kişiymişiz meğerse…
Bunu yazarken hala bazı kardeşlerimin bu konuda kalbinin mutmain olmadığını sezinliyorum. Rabbim hepimize tam anlamıyla idrak etmeyi nasip etsin. Rabbim bize merhamet etsin.

Tabi bütün bunları gören taze tevhid ehli şok oldu tabii, zihni adapte olmakta zorlandı. O yüzden kolay olana geri dönmek istedi. Eskisi gibi sevap biriktirmek istedi geri dönüp, hem şaşırdı, hem biraz da zoruna gitti… 
Zira bütün amaçlar silinmiş, sıfırlanmış, emekleri HİÇ olmuştu, kendisi HİÇ olmuştu, aslında puta tapan putperestteki faille ve kendindeki failin aynı olduğunu görünce adapte olmakta zorlandı. Zira her şey Allahtan ibaretti. Kul hakkı diye bir şey yoktu, kul yoktu ki hakkı olsun. Ölen Allah öldüren Allah idi. Yani sanki sol cebinden parayı alıp sağ cebine koymuş gibiydi. Böyle yapan biri kime borçlu olurdu? Ne yapıyorsa kendi kendine ediyordu. 
Tabi tevhid ehli için artık şirk tehlikesi kalmamıştır. Rabbimiz onları ebediyyen muhafaza eder. Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Gerçek bilmeye ermiştir. Onlar artık asla eski cahil hallerine dönmezler. Allahu alem.

101: Sura üflendiğinde artık ne aralarındaki akrabalık bağları işe yarayacak ne de birbirlerine soru sorabileceklerdir.

Sura üflendikten sonra kıyamet kopar malum, kişinin kıyameti kopup bilince erdiğinde akrabalıklardan çokluklardan tekliğe ve birliğe erer. Bütün sorular cevabını bulacak.
(Arkadaşlar aşağıdaki ayeti kerimelerin tefsirlerini yazarken, Allahu tealanın Zülfikarlara hitap ettiği bizi müjdelediği bizi tehdit ettiği kalbime geldi, Allahu Alem)


102: O zaman kimlerin tartıları ağır gelirse işte bunlar kurtuluşa ermiş olacaklar. 
Birliğe Hakkal Yakin eren Zülfikarların tartısını ne ağırlaştırır? Yani sevabın günahın eşit olduğunu Allah’tan başka hiçbir şey olmadığını bilen kişinin tartısını(Gönlünü) ne ağırlaştırır? AŞK… Her şeye, herkese aşkla bakmak. Şimdi Rabbimiz “Siz olayların ardındaki kudret elimi farkettiniz” diye bize sevmeyi ve aşkı öğretiyor. Herşeyi O’ndan bilip aşkı öğrenmemizi istiyor.

Ancak aramızda birliğe hakkal yakin olarak eremeyen benim gibi standart olanların da Üstadımızın emirlerine harfiyen uyup sevap biriktirmesi tartısını ağırlaştırması, günahlardan kaçınması emrediliyor. 
Rabbim hepimizi yeşil nurlarında kendisiyle tevhid olanlardan eylesin amin amin amin.

103: Tartıları hafif gelenler ise kendilerini ziyan etmiş olanlardır. Onlar cehennemde ebedi kalacaklar.

Burada yine Zülfikarların tamamen şüpheden arınması isteniyor. Her şeyin bir olduğunu anlayamayan kişi ayrılık azabıyla cehennemi yaşar. Her şeye aşkla bakmak konusunda şüphe eden kişi şüphe içinde cehennem azabı yaşar deniyor.

104: Orada dişleri sırıtır halde iken ateş yüzlerini yalar. 
Maalesef hem tehdit hem alay var. Trajikomik bir hadise, çok acıklı bir durum ancak sanki içinde bulundukları azaptan memnunlarmış gibi sırıtıyorlar. Üstadımıza karşı çok dikkatli olmak konusunda uyarılıyoruz. (Rabbim bütün Zülfikarları muhafaza buyursun amin amin amin)

105: Size ayetlerim okunurdu da onları yalanlardınız değil mi?

Üstadımıza kasıtlı, bilerek ve isteyerek itiraz edenler. (Rabbim bütün Zülfikarları muhafaza buyursun amin amin amin)

106: Derler ki: Rabbimiz azgınlığımız bizi alt etti.

Üstadımıza kasıtlı, bilerek ve isteyerek itiraz edenler. Yarım yamalak ordan burdan okuduklarıyla kibirlenip Üstadımıza ithamda bulunanlar kasıtlı ve bilerek isteyerek. (Rabbim bütün Zülfikarları muhafaza buyursun amin amin amin)

107: Rabbimiz bizi buradan çıkar, eğer bir daha dönersek belli ki biz zalim insanlarız.

Üstadımıza kasıtlı, bilerek ve isteyerek itiraz edenler. Yarım yamalak oradan buradan okuduklarıyla kibirlenip Üstadımıza ithamda bulunanlar kasıtlı ve bilerek isteyerek. Üstadımızın gücendikleri kimseler. (Rabbim bütün Zülfikarları muhafaza buyursun amin amin amin)

108: Allah buyurur ki: Alçaldıkça alçalın orda, bana konuşmayın artık.

Üstadımız bu kişileri affetmedikçe Rabbimiz de affetmeyecek. (Rabbim bütün Zülfikarları muhafaza buyursun amin amin amin)

109: Çünkü kullarımdan bir zümre: “Rabbimiz biz iman ettik, öyle ise bizi bağışla, bize merhamet et, sen merhametlilerin en iyisisin.” Diyorlardı.

Zümre (Zülfikarlar bu kişiler… Rabbim bizi ebediyyen Üstadımızın dizinin dibinden ve birbirimizden ayırmasın amin amin amin)

110: İşte siz onları alaya aldınız, sonunda bu davranışınız size beni yad etmeyi unutturdu, çünkü siz onlara gülüyordunuz. 
Bunlar Kardeşlerim, çorap meselesi gibi bazı mevzulardan dolayı bizimle alay edenler. Rabbim bizi ebediyyen Üstadımızın dizinin dibinden ve birbirimizden ayırmasın amin amin amin)

111: Bugün ben onlara sabrettiklerinin karşılığını verdim. Onlar hakikaten muradlarına erenlerdir.

Zülfikarlar olarak bizleri Rabbim müjdeliyor kardeşlerim. Rabbim bizi ebediyyen Üstadımızın dizinin dibinden ve birbirimizden ayırmasın amin amin amin)

112: Allah inkarcılara yeryüzünde kaç yıl kaldınız diye sorar? 
113: Bir gün veya günün bir kısmı kadar kaldık İşte bilenlere sor, derler.
114: Allah buyurur ki: Sadece az bir süre kaldınız. Keşke siz bunu bilmiş olsaydınız?

Bilince birliğe eren kişi ile gerçekten bedensel olarak ölen kişinin üzerinden zaman kavramı kalkar. Öyle ki bir anlığına veya bir saatliğine dünyada kaldığını düşünür isterse, bin yıl yaşasın. Çünkü gittiği yer, bilinç, ahiret, buraya göre sonsuz sonu yok diye nitelendirilir.

115: Sizi sadece boş yere yarattığımızı ve sizin hakikaten huzurumuza geri getirilemeyeceğinizi mi sandınız?
116: Mutlak Hakim ve Hak olan Allah çok yücedir. O’ndan başka ilah yoktur. O bereketli arşın sahibidir.
117: Her kim Allah ile birlikte diğer bir tanrıya taparsa ki bu hususla ilgili hiçbir delili yoktur o kimsenin hesabı ancak Rabbinin nezdindendir. Şurası muhakkak ki kafirler kurtuluşa eremezler.

Burada apaçık maalesef biz tehdit ediliyoruz Kardeşlerim, Yani Rabbimiz “Size çok özel sırlarımı açıkladım, mahrem sırlarımı açıkladım, sizler olayların ardındaki failin benim olduğumu farkettiniz, Bende size bazı keşiflerle, açıkça benden başka kimsenin olmadığı açıkladım.” Dedi. Buna rağmen hala şeytana meleğe güç atfeden var ise kendinde varlık iddia eden var ise hesabınız benim nezdimdedir, buyuruyor. Allah’u Alem.

118: Resulüm de ki: “Rabbim bağışla, ve merhamet et! 
Sen merhametlilerin en iyisisin.”

Üstadımız Hacı Ali Bayram Hazretlerine bu hitap; Herşeye herkese rağmen, inkar eden bile çıksa merhamet dilenmesini istiyor. Merhametlilerin en merhametlisi Rabbimiz. Bir bahane ile yarattıklarını affetmek istiyor. Aşkın kendisi Rabbimiz. 
İsabet eden hususlarda ve etmeyen hususlarda da Rabbimizin gazabından Rahmetine sığınırız. Rabbim tefsir bilmiyorum cahilliğimi bağışla, gazabından rahmetine sığındık. Amin amin amin amin amin amin amin amin amin amin amin amin amin amin amin amin amin amin amin amin amin.
En doğrusunu Rabbimiz bilir, Sadakallahul Azim.

Üstadım nebim Sevgilim Efendim Selam es selame, size Rabbimin izniyle yaptığım tefsiri gönderdim. Aynı zamanda word dosyası da attım. Word dosyası daha düzgün oldu Efendim. Rabbime sığınarak onu da yolluyorum. Hangisini açabilirseniz, her iki metin de aynı. Selam es selame Efendim.

tefsir.docx

♥️Selam es selame canlarcanı,sevgilimin sevgilisi Azizem,yüreğine gönlüne diline aklına sağlık,kalemin hep yazsın bundan böyle.sen yaz koy bir yana..sese kıyafet giydir kaybolmasın..rabbimizin izniyle gelecekte birilerine ışık olsun..yaz bundan böyle tevhit kalemiyle sağ elinle yaz.Bu makine ile değil kurşun kalemle yaz..Önce besmeleyi sonra aşkı,aşkımızı yaz..görmeden duymadan dokunmadan nasıl sevilir sevişilir yaz.♥️gözlerinden öpüyor seni rabbime emanet ediyorum♥️
selam es selame

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.