Ameliyatlarım Devam Ediyor 6

20.04.2020
277
Ameliyatlarım Devam Ediyor 6

Ameliyatlarım Devam Ediyor 6

*Selam es selame Hocam. Her güne daha mutlu, daha huzurlu ve daha sağlıklı başlamanızı diliyorum, Rabbim sizi her türlü saldırılardan korusun… Üç gün üst üste her gece ben de saldırıya uğradım. Ancak bu tarz bir saldırı hayatımda bir ilkti… Hep karabasan şeklinde olurdu; ağırlık çökerdi, konuşamaz, hareket edemezdim, ayet el kürsi okumamla yavaş yavaş ağırlık kalkardı. Karabasan olmadı, sanki rüyadaydım, yere yatmış sürünüyordum. Derken yavaşladım o an saldırı olacağını anladım, istesem hızlanabilirdim ama yapmadım. Sırtüstü döndüm ve ”eûzû bikelimatillahit tammati min şerri ma halak” okudum, uyandım…

İkinci gece; sağıma yatmışım, sırtıma vurulduğunu hissettim. Yine üzerimde bir ağırlık olmadığı için sırtı üstü döndüm, sanki birinin kolu altımda kaldı, tutup itekledim. Bu arada yüzüme vurulmaya başlandı, peşpeşe, ben de iki elimle karşılık verip vurmaya başladım… Sonra farkettim ki benim iki elime karşılık bana vuran el sayısı ikiden fazla, başedemeyeceğimi anlayınca ”eûzû bi kelimatillahit tammati min şerri ma halak” duasını okumaya karar verdim. Fakat başlar başlamaz bir el ağzımı kapattı, okuyamadım. Çok ilginçti, şöyle ki ben okumaya çalıştıkça ağzımdan çıkan hava öyle güçlüydü ki ağzımı kapatan eli geri itekliyordu ancak karşı taraf daha güçlü bastırıyor. Böylece mücadele ederken başaramayacağımı anladım, ayet el kürsi okumaya başladım… Bu da çok ilginçti; hep bir an önce okuyup bitireyim de bu saldırı sona ersin diye hızlı hızlı okuduğum ayet el Kürsi’yi bu kez hem yavaş, hem yüksek sesle hem de makamlı bir şekilde okumaya başladım… Karşı taraf vurmayı bırakmıştı, Ayetel Kürsi’yi duyunca. Sesimi bastırmak için gürültü yapmaya başladılar. Hatta bir müzik çalardan müzik sesleri geliyordu… Ayetel Kürsi galip geldi tabi ki.

Üçüncü gecenin saldırısını hatırlamıyorum. Ama hala ara ara namaz sırasında ”bu gece seni öldüreceğiz” tehditleri alıyorum… Ben çok korkak biriyim Hocam, yaprak kıpırdasa ödüm kopuyor. O an bedenim alev alıyor resmen. Çok yalvardım Rabbime, hala yalvarmaktayım, içimden Allah korkusu dışındaki bütün korkuları söküp at diye… Hamdolsun, eskisi kadar korkmuyorum. Sizin sözünüzü de hiç ama hiç unutmuyorum ”korkmamız gerekiyorsa, korkacağız”

Canım Hocam, işlemlerim aynen devam ediyor. Yapılan işlemler çoğunlukla diğer kardeşlerimizinkiyle aynı ya da çok benzerlik gösteriyor. Genellikle boyun ve belde esnetme işlemleri yapılırken zaman zaman efaller ve okutulanlar değişiklik gösteriyor. Benim anladığım kadarıyla esas farklılığı okutulan dua ya da ayetler oluşturuyor…

Goncacan’a ne okutuluyordu bilmiyorum, geriye gidip bakmak istedim ama bulamadım. Hatırladığım kadarıyla efallerimiz hemen hemen aynı. Detaylara girecek olursak işlemler şöyle Canım Hocam: salı kuşluk namazında (ilk defa namazda işlem yapıldı, daha önce hiç olmamıştı), Rabbenaları okuyacaktım ki ” sus” dendi… Sustum… Bir müddet sonra kalbim ”selamun kavlem mir rabbir Rahıym” demeye başladı… Sonra ellerim çatı konumundaki efalle zikre başladım: Ya Rabbi Ya Hafız Ya Rahıym Ya Latiyfun Ya Latiyf, selamünkavlemmirrabbirrahiym”.

Hafif hafif sağa ve sola doğru sallamaya başladılar…4-5 cm sağa, 4-5 cm sola şeklinde… Daha sonra bu aralık büyüdü 15-20 cm gibi. Ve hızlandım. Sağa ve sola. Uzun bir müddet geçti sonra selam verip namazdan çıktım. Şükür için secdeye uzandım ”subbuhun kuddusün Rabbüna ve Rabbül melaiketi ver Ruh” okudum. Sonra ” la ilahe illa ente subhaneke, inni kuntu minez zalimiyn” ilham edildi ve okumaya başladım…

Ellerim secde yerinde kaldı, bedenim aşağıya doğru çekildi ta ki göğsüm dizlerime değinceye kadar… Başparmaklarım ve işaret parmaklarım birleştirildi… Sonra bu dört parmak bir noktada birleşti ve yanyana iki sıfır işareti ya da gözlük, ya da Goncacan’ın tabiriyle sonsuzluk işareti yaptırıldı. Daha sonra elimin kalan diğer parmakları da aynı noktada birleşerek bütün bir ele sonsuzluk işareti yaptırıldı… Sadece parmak uçları (on tanesi bir arada) yere değecek bir pozisyona getirildi. Derken tarif etmekte hayli zorlanacağım bir efal başladı… Dirseklerimden parmak uçlarına kadar bir titreme ya da titreşim başladı… Parmak uçlarım yere değiyor, yarım santim havalanıyor tekrar yere değiyor tekrar havalanıyor, aynı zamanda sağa, sola, öne, arkaya hareket ediyor, hızlı bir şekilde …(bu işlem hangisinden sonraydı tam olarak hatırlamıyorum Hocam.)

Daha sonra başparmaklar yerinde sabit kaldı, diğer parmaklar çatı gibi birleşerek ters bir kalp şekli oluşturuldu… Kalbin sivri olan alt köşesi yukarı bakıyordu… On parmaktan oluşan bir kalp işaretiydi bu sonra işaret ve başparmaklar sabit kaldı, diğer parmaklar yere yapıştırıldı. Sonra bütün parmaklar yere yapıştırıldı; hala ”la ilahe illa ente subhaneke, inni kuntu minez zalimiyn” okuyordum. Bir müddet sonra bütün parmaklar birbirinin içine geçirildi, kenetlendi. Daha sonra, serçe parmaklar ayrıldı, yüzük parmaklar ve orta parmaklar da ayrıldı, işaret ve başparmaklar yine kalp oluşturacak şeklide kaldı… Ters kalp… Hafif yukarı kaldırılarak bombeli bir şekil aldı. Doğrusu pek estetik bir duruşu vardı, hayran kaldım… Bu arada başım ( hala yerdeydi) bir kaç kez sağa ve sola esnetildikten sonra düzenli olarak sağa ve sola sallandı, tıpkı bir beşik gibi…

Sonra doğrultuldum secdeden. Ellerimin şekli bozulmadan dizlerime kondu… Sonra midemin üzerine kondu, aynı şekilde… Tekrar bütün parmaklar aynı noktada toplandı, sonsuzluk işareti yaptırıldı, bir süre sonra başparmaklarım avucumun içine alındı. Bir süre sonra başparmaklar birleştirildi, diğer parmaklar dışarı çatı oluşturacak şeklide çıkarıldığında ortaya yine bir kalp şekli çıktı. Fakat bu kez düz bir kalpti, sivri köşesi aşağıya bakıyordu ve midemin üzerindeydi. Hala bir yandan zikre devam ediyordum. Başparmak ve serçe parmak sabit kaldı. Diğer parmakların aralarındaki mesafe açıldığında en başa dua efaline geri dönmüş oldum… Çok etkileyiciydi…

Bu halde salavata geçirildim, tehlil ve tesbihten sonra ellerim dizime kondu. Fatiha’mı okuyup bitirdim… Daha sonraki vakitlerde de sonsuzluk işareti yaptırıldı… Bir vaktin işlemi uzun sürerse sonraki vakit genelde dinlendiriliyorum. Sadece zikirle geçiyor. Bir vaktin zikrinde farklı olarak dua efalindeki elim üçgen çatısı olan bir eve benziyordu, o şekilde zikir yaptım.

Çarşamba günü ikindi namazından sonra ilk defa uzun bir aradan sonra bacaklarımda esneme yaptırıldı. Ayaklarım uyuşunca uzattırıldı, derken yüzüm dizlerime değinceye kadar esnetildi. Bu işlem oldukça acı verici olabiliyor, ama bana sürekli acıya dayanıp dayanamayacağım, devam edip edemeyeceğim soruldu… Bana hissettirilen size verdikleri söze istinaden canımı yakacak raddeye getirilmiyor. Hiç bir işlem, bittiğinde ben de bitmiş olmuyorum Hocam.

Bu şekilde Hakk’ın katındaki değerinizi tekrar tekrar idrak ediyor, şükrediyorum. Sizin öğrenciniz olma lütfunun şükrünü eda edebilmeyi nasip etsin Rabbim, inşallah!

Dizlerimi havaya dikip oturdum, ellerim birbirine yapışık, başparmağın biri burnumun sağında diğeri solunda, salavat okudum. Sonra başparmaklarım burun deliklerimin üzerine kondu. Sonra üst dudağımın ortasına, sonra çenemin altına, sonra işlemler sona erdi.

Yatsı namazında işlemler yaklaşık üçe kadar sürdü, yeni bir efal yoktu, büyük büyük nurlar gördüm: beyaz, yeşil, mavi ve mor…

Diğer bir vakitte zikir bitince biraz Kur’an okumak istedim… Başladım, bir süre sonra farkettim ki biri benimle birlikte okuyor! Ben normalde hızlı okuduğumu sanıyorum, ortalama bir sayfayı 2 dakikada okuyorum. Kurallara riayet ederek okumaya çalışıyorum tabi ki ama hızlı okununca sanırım arada kayboluyor bazıları. Benimle okuyan yavaş okuyor, kurallara tam riayet ediyor. Ben de uyum sağlamak zorunda kalıyorum. Harflerin mahreçlerinde hata yaparsam düzelttiriyor, beceremezsem, O okuyor, ben doğrusunu yapıncaya kadar tekrar ettiriyor…

Düşünün o ”Dat’ları, Tı’ları, Zı’ları… Gunne, bilâ gunne, idgam, izhar. Cümle tecvit kuralları.” Bu halde on sayfadan fazla okuduk birlikte, sonra bana bıraktı. Hata yaptığımda da düzelttirdi. Elhamdulillah! Elhamdulillah! Elhamdulillah!

Kim olduğunu merak ediyorum, sormaya çekiniyorum, korkuyorum da biraz… Sonra yatsı ve diğer ibadetlerimi yaptım… Dün gece oldukça zorlu geçti benim için canım hocam. Nedenine gelince… Akşam namazından sonra zikre geçtim, geçtik. Hani siz vermiştiniz ya; Ya Rabbi, Ya Hafız Ya Rahıym oku diye zikrin başına.”Hafıyz” esmasının Zı’ sıyla başladık…”Latiyf” esmasının Tı’sıyla devam ettik. Sıra ”Rahıym” esmasının Ra’sına geldi. Son olarak, en çok zorlandığım ”b” oldu: Rabbi’ deki ” b” ve Rabbir deki ”b”. Rab dedikten sonra duruluyor! Ya Rab dedim, soluğumu kestiler, ne alabildim ne de verebildim. Kaldım öylece! Ne yapacağımı da bilemedim, sonra kalbim okumaya kaldığı yerden devam etti zikre. Kısa bir süre sonra soluğum iade edildi.

Bir müddet sonra da ‘selamunkavlemmirrabb, dedim. Yine kestiler soluğumu! Yine kalbim devam etti ve soluğum iade edildi… Arada zaman zaman ”Ya Maniun Ya Dafiun Ya Nâfi ” okudum. Bu üç isimde üç tane Ayn bir tane de Dat var, Hocam! Ne kadar zorlandığımı tahmin edersiniz! Doğru okumak zorundayım, bilmiyorsam öğretiyorlar zaten! Namazlarımda da bu yeni kural üzere devam ediyorum; tecvit ve mahreç! Bir kaç gece önce bana ‘ondokuz’a hoş geldin’ denmişti. Ama ben emin olamadığım için bir tepki vermemiştim… Arada parazitler oluyor. Her zikirde bir kaç kez ara verip, eûzû bi kelimatit tammati okuyorum. Bakara 137’yi okuyorum, bismillahillezi la yedurru okuyorum, yine de gelen sesin kime ait olduğundan emin olamıyorum. Ya da risk almak istemiyorum da diyebilirim.

Dün gece yinelendi yine ondokuz’a alındığım… Rabbimden bağışlanma dileyerek özrümü beyan ettim. Malum sebeplerden ötürü sesin kime ait olduğunu seçemediğimi itiraf ettim… Bir yandan da zikrimi okuyordum. Derken sesim değişti, yine O okuyan gelmişti, zikrimi okuyordu, farklılığı hissedebiliyordum ve okuyuştaki mükemmelliği, harflerin telaffuzunda zorlanmayışı…

Sonra dedi: ‘’BAK BU BENİM AĞZIM!’’ Sonra bıraktı ben okumaya başladım. Benim sesim daha cılızdı, telaffuz da o kadar iyi değildi, okuyuş ta etkileyici değildi!

Sonra dedi: ‘’BAK BU SENİN AĞZIN! Anlamıştım, verilen müjdeyi kabul ettim, Rabbime hamd ve şükrettim…”ağzına bak” dedi, Rabbim. ‘’eğer sesin kime ait olduğunu anlamakta güçlük çekersen, ağzına bak!’’ Ben anladım Rabbimin ne demek istediğini. Sonra normal işleyişinde olduğu gibi zikrimi sonlandırırken yanımdaki meleklere sordum, dün benimle kuran okuyan, öğreten de siz miydiniz diye, ”hayır” dediler. ”Âlemlerin Rabbi” idi. Buradan sonrasını tarif edecek kelime yok, Canım Hocam. Ne desem yetersiz! Allah’ın ahlakı ile ahlaklanalım inşallah! Âmin. 

Bu kadar biriktirmesem daha iyi olacakmış. Yanlış ya da fazla yazdıysam Rabbimden bağışlanma dilerim. Hamd O’nadır, Şükr O’nadır; O’ndan geldik, dönüşümüz de O’nadır!

Müjdelerimizin daim olması dileğiyle, hürmet eder, ellerinizden öperim, Canım Hocam. Rabbim dizinizin dibinden ayırmasın! 

-Selam es selame Nilgüncan, senin eğitimini bu derecede ayrıntılı yapan ve bize de öğreten Âlemlerin rabbi Allah’a hamdolsun. Bu kadar açık bir keramete ilave yapmak anlamsız. Kutlu olsun, hamd ve şükürler olsun… Selam cümle müminler ve özellikle zülfikârlar üzerine olsun.♥️ Selam es selame

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.