Ne güzel kulları var Rabbimizin (Hikmetli Mektuplar 21)

26.01.2021
364
Ne güzel kulları var Rabbimizin (Hikmetli Mektuplar 21)

Ne güzel kulları var Rabbimizin

YUNUS EMRE’YLE TANIŞMAMIZ Recep XXXX;

Bir gün peygamberimiz bana ” Yunus Emre bugün ikindi ezanıyla şehrimize gelecek. Sende tanışacaksın onunla. Geçtiğin yerlerde o Yörük çocuğunun ayak izleri var. Bu tevhit yolunda Mevlana gibi sende gör onun ayak izlerini.” dedi. Sonra Ahmet dede Peygamberimiz ve ben gölgelikte oturup Yunus Emre yi beklemeye başladık. Sonra şehirde ezan okunmaya başladı. Aynı anda Konya da da okunmaya başladı. Peygamberimiz “Yunus geldi ” dedi ve Ahmet dedeyle ayağa kalktı. Ellerini önünde bağlayıp büyük bir saygıyla Yunus’u karşılamayı bekliyordu. Peygamberimizi hep edebiyle saygı ve sevgisiyle tanıdım. Ama sanki Yunus Emre ye ayrı bir hürmeti var gibiydi.

Sonra Yunus kapıda göründü. Benim yaşımdaki haliyle geldi. En fazla 26 görünüyordu. Üzerinde yakasız gömleği ve yeleği vardı. Başında mütevazi bir sarığı vardı. Bir elinde bağlamasını bir elinde de küçük beyaz bohçasını taşıyordu. Sonra üçümüzde Yunusu görür görmez secdeye kapandık, O da aynı anda aynı şeyi yaptı. Secde anında Biz onun bedeni olup onun hayatını yaşadık film şeridi gibiydi. O da peygamberimizin bedeni oldu sanki.

Peygamberimiz “Yunus olmak ne güzel” dedi. Yunus Emre de “Muhammed olmak ne güzel” dedi. Sonra Yunusun bedeninde yürüdüğü dağları taşları gördük. Molla Kasıma yazdığı şiiri biz yazdık sanki. Sonra Yunus bize bohçasını açıp içindekileri gösterdi. Bohçanın içinde vav harfi vardı. Vav harfi kutu gibiydi. Kutuyu açtık ve vav’ın içinden LA İLAHE İLLALLAH yazısı çıktı.

Sonra bu yazının içinden Allah lafzının başındaki elif harfini açtık daha sonra. Elifin içinden 4 ilahi kitap çıktı. Sonra Yunus “dört kitabın manası bellidir bir elifte” dizelerini okudu. Bu kitapların bizzat peygamberlerin elinden almış. Bunu yaşattı bize o sırada. Sonra hepimiz secdeden kalktık ve gölgeliğe oturduk. Peygamberimiz ona “Artık sende buradasın, Hoş geldin” dedi mutlu bir şekilde. Ona “Sana da ev verelim mi burada ” diye sordu.

Aslında cevabın ne olduğunu biliyordu ama yine de ondan duymak istiyordu. Yunus ” İstemem ya Resulullah. Sen de bilirsin ki benim evim dağlar taşlar” diye gülümseyerek cevap verdi peygamberimize. Kendimi Yunusa çok yakın hissettim. Sanki onu doğduğumdan beri tanıyordum ve şehirdeki en yakın arkadaşım gibiydi. Peygamberimiz düşünceme cevap verdi ve “Sanki değil bu düşündüğün, hakikattir” dedi.

Sonra benden Yunusa şehri göstermemi istedi. “Belki sana Hay esmasından kırıntılar verir” dedi. (O sıralar 2.Tevhitte ki hayy esmasını çekiyordum.)
Kalktık ve Yunus’la yürümeye başladık. Dağ bayır dolaştık. Çok mutlu ve özgür hissettim kendimi onun yanında. Sonra bana Hayy esmasından bahsetti. “Hayy siyah nur olarak, Beyaz nur olan Hakkın zeminidir.

Bir şeyin zemini onun alt kısmıdır. Ama 2. tevhitte işler ters yürüdüğü için, Hay Hakka üst olarak zemin görevi yapar. O yüzden kişi önce Hakka bürünür. Sonra bunu birde siyah nurun içinde sıfatlarla talim eder.” dedi ve bana şiir okudu. Birden ben onun ağzı oldum ve VAV şehrinde yunustan dökülen dizeler, NUN şehrinde benim dilimden aktı. Şiir şöyleydi:

Kaf ile Nun’ dadır Hakikat
Vav’dır aslında tek tafsilat
İLLA da vav da yaşanır zuhurat
Bir KAf’a erdin mi İşte sana Kemalat

Yunusla biraz daha dolaştıktan sonra ayrıldık. Onu görmek istediğim de nasıl haberleşeceğimiz konusunda bana şöyle dedi “Gönül telini titret ben duyar hemen gelirim” dedi ve bana bağlamasını verdi. Sonra da gitti.
BÜ DELA

A……. Y……..
25 Şubat 2015 14:10

Selam es selame Hocam

Bunlar gerçek mi… Ne güzel kulları var Rabbimizin maşaallah…

Aleykümselâm Aziz arkadaşım… Kendi varlığından şüphe et, bu anlatılandan asla şüphe etme. Hele ki sakın inkâr etme ki rabbimiz bir zaman sonra sana da benzer halleri yaşatsın.

Bak, şimdi sana elli dakika önce namaz kıldığı sırada bir kardeşimizin görüp gönderdiği keşifi iletiyorum. Ve bizim bu keşiften anlamaya çalıştığımız mana hakkındaki fikirlerimizi. Bu kardeşimiz hemen her namazda benzer harikaları görür bize yazar. inşaallah sana verdiğimiz talimlerin sonunda keşfiniz böylece açılır da gördüklerinizi bizimle paylaşırsın.

‘’Hemen anlatmak istedim size hocam gördüklerimi. Aslında şu anda okuma yapmalıyım lokman suresi ile yasin suresini okumalıydım. Ama gördüklerimin ayrıntıları aklımda iken yazmak istiyorum… Önce bir hayaletsiniz sanki siz. Benim etrafımda dolaşıyorsunuz… Ben ise karşıma bir ayna konmuş. Kendi görüntüme bakarak namaz kılıyordum. Gözlerimiz birbirine akıyordu. Sizin eliniz de bir yay ve ok vardı. Sırtıma nişan almıştınız. Sonunda sırtımı bir. U. şekliyle damgaladınız…

Sonra güneyde büyük aydınlıklar içinde Kudüs şehri. Göründü. Şehrin etrafı boydan boya camilerle çevrelenmişti… Şehrin tam ortasında bir kilise vardı… O da çok büyüktü. Kilisenin içinden papaz kıyafetli insanlar çıkmaya başladılar… Hiç birinin kafası yoktu. Boyunlarından kan sızıyordu… Kiminin kucağında ölmüş çırıl çıplak kadınlar vardı.

Kiminin elinde ise genç oğlan çocukları bulunuyordu. Yerde oğlan çocukları sembolleri olan haç işareti olmuş kolları bacaklarıyla yatıyorlardı. Hiç biri yerinden ayrılamıyor oldukları yerde dönüyorlardı. Kilisenin beş tane kolu vardı sanki yukarı uzanan. Birden bunlar kendiliğinden yere düşmeye başladı… Kilise tamamıyla alt üst oluyordu… Çatı tarafı aşağı dönmüş, toprağa gömülüyordu.

Daha önce mum ışığına bakarak dua eden çocuk da oradaydı. Kendisi de mum da ters çevrilmiş, mum sönmüştü. Siz orda kollarınız çok uzamış bir halde şehri kuşatmış camilere giriyordunuz. Tüm camilerin önünde altı tane adam vardı… Bunlar yan yana dizilmiş sizin içeri gireceğinizde size yol veriyorlardı. Hareketleri birbirine uyumluydu. Hep birden eğiliyor. Hep birden doğruluyorlardı. Camilerin minarelerinde üç ay, bir yıldız sembolü vardı. Sanki bütün şehir i kaplamışlardı. Gördüklerim bu kadar hocam.

Maşallah barikallah, Ne güzel müjdelerdir bu gördüklerin inşallah. Bugünün deccaliyetin merkezi Kudüs… Fetih edilecek, islam işte o zaman dünyaya hâkim olacak. Bu manen gerçekleşmiş, gökler işi tamam etmiş, sura yeryüzüne beşeriyete intikaline sıra gelmiş inşaallah. Ne yazsam nasıl ifade etsem bu kısa müşahededeki büyüklüğü anlatamam.

Günü gelince inşaallah hep beraber yaşar, birbirimize hani bir keşifte görmüştün ya, işte o keşif bu anları günleri müjdeliyordu deriz. İnşallah o güzel günlerde birbirimize daha yakın oluruz. Allah razı olsun senden ve keşiflerinde zafer ifadeleri görüntüleri ve duyguları hep net olsun. Aydınlık içinde olasın. Selam es selame İnşaallah gelecekte, Üç hilal dünyayı üç federe islam devleti ile yöneteceğimize işaret olsun.<Amerika -asya avrupa ve afrika islam i devletleri> olarak üç idari bölümle merkezi bir yönetim olur inşaallah.

Siz de hocam. Siz de hep nur içinde aydınlıklarda olun inşallah. İnşallah dediğiniz gibi kalplerimiz gibi (ya da benim kalbim gibi ) sizi doya doya görmeyi. Rabbim nasip eder… .

şimdi de hemen her gün görüp duruyorsun ya. Üstelik en saf ruhaniyetimizle görüyorsun. Kusurlarımızdan arî olarak görüyorsun. Önemli olan ruhlarımızdır. Cesetler giderek eskir, gül gibi buruşur, göze hitap eden sihrini kaybeder, çekiciliği azalır… Ruhlar öyle mi hep nur içinde nurdur ve nurun ta kendisidirler. Eksiklerden münezzehtirler.

İşte sizin kalbiniz benim kalbim demekteki mana. Sizin kalp gözünüz açık benim değil. Size bu kadarı yetiyor. Ben yok biraz daha biraz daha diyorum. Siz eli öpülesiniz.

Gerçek güzellikler cennette, gerçek hazlar cennette. Kirlerinden arınmış, şeytanın ifsat edemeyeceği bedenlerimiz gerçekten cennette hakiki güzelliklerinde olacak… Birbirimize bakmaya doyulmayacak. Buralarda asla yaşamadığımız, hatta hayalini bile kuramadığımız hazları yaşayacağız. <Oradaki erkekler yetmiş kadın güzelliğinde olacaklar> diyor efendimiz. Ve oradaki kadınlarımız yetmiş huri güzelliğinde olacak. Ki o hurilere ne insten ne cinden kötü bir bakış ile de olsa kir bulaşmamıştır, pürü pak cennet insanlarıdır… gılmanları da öyle… Biz birbirimiz tamamlamak üzere görevlendirilenlerdeniz inşaallah.

Gönlüm her daim bunu istiyor. Bazen hah bitti diyorum… Ama biraz sonra daha kuvvetlenmiş olarak geliyor. Hocam lütfen sizin bildiğiniz bir yol varsa siz söyleyin. Az mı ağladım secdede. Az mı dua ettim sanırsınız… Söz geçmiyor gönlüme. Siz dua edin benim için. Ben beceremiyorum. Sizden vazgeçmeyi Sırf bu yüzden dilimin nasıl tutulduğunu belki görüyorsunuz… Denemediğim yol kalmadı… Nafile.

Bizde gördüğün HAKK cemalidir inşaallah. Neden vazgeçeceksin ki. Rabbim sana bizi ayna kıldıysa seyreyle cemalullahı inşaallah. Bugün karşında bir ayna ile kendi gözlerine bakarak kılmadın mı namazını. O baktığın sen, rabbimizin sana zatını göstermesiydi. Rabbi bundan öte göremezsin. Muhaldir. Gerisi ilim ile görmektir ki senin de benim de bütün Allah dostlarının da kuranla haşir neşir olmasıdır, ilimle görmek. o hazreti sıfatlarında seyretmek ve zikretmektir. Ve sen de bunu yapıyorsun. Bırak mevlamız neylerse güzel eylesin. Halinden şikâyet etme. Aksine şükrünü artır.

Siz ne güzel bir insansınız hocam. Ben sizin talebeniz olmakla ne kadar mutluyum. Rabbime sonsuz şükürlerle dualardayım. Selam es selame nur yüzlü hocam.

Yayınlanma tarihi: 25 Şub 2015, 15:25

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

  1. Can hocama dedi ki:

    ????????????????????