TEVHİD

24.03.2020
923
TEVHİD

Tevhit ; Selam es selame. Eûzû bi kelimatillahi’t tammati min şerri ma halak. Bismillahirrahmânirrahîm. Selamun kavlen min rabbirrahim. Babacığım, dün Denizli’de sol omuzum seyirdi. Kuraklık, mahlûkatın yağmur yağmasına ihtiyacı var işareti(vahyi) aldım. Hemen yağmur yağması için gerekli efalleri yaptım. Yaptığım gibi yağmur yeterince yağdı, şükür elhamdülillah.Bir de dukanın önünde oturuyordum. Birden sağ baldır arkası kaba etleri seyirdi. Ölüme kadar keder kalbime doğdu. Bu ölüm olayı imam muhammed sana değil, dedi. Ümmeti Muhammed’den bir erkeğe verildi dedi. İster öldür, ister yaşat, dedi. Beni savunma yapmakta muhayyer kıldı. Dileğin kabul edilecek denildi. Ben yaşatmaya karar verdim. Savundum defalarca. Zikrimi okurken bir yaşlı amca karşıdan karşıya geçerken belediye otobüsü altına alıyordu, eziyordu. Ben halen savunmaya devam ediyordum. Gözlerimle otobüse nazar ettim. Resmen yağmurlu, kaygan yolda otobüs durdu, 1 metre ara ile resmen o savunmayı yapmasam gözlerimin önünde ezilip paramparça olacaktı, o yaşlı adam. İhtilaçlar ile ilgili her bilginin doğruluğuna şahit oldum, kardeşlerime duyurulur. CTS 15:03



*Selamen kavlen min rabbin rahim Babacığım; dün bir ara kendimi kaybettim. Bilinçsiz bir şekilde benliğimi aşk istila etmişti. Birden kalbimin derinliklerinden seni seviyorum aşkım, Rahman, kelimeleri oluştu… Ordan da dilimle irade dışı söyledim. Zikir edindim. Okudukça, çektikçe ağzım sulandı, vücudum resmen kaynayan su gibi fokur aşkla tutuştu. Daha Arapça <ene uhubbike habibi ya rahman> dedim. Çektikçe aşk bedenimi ruhumu kuşattı. O andaki hazzı, lezzeti cinsellikten bile almadım, yaşamadım.Babacığım bugün ne oldu bilir misin, muhammed korkut öldü, uçtu gitti yok oldu. Yemin ederim muhammed korkut diye biri yok. Bu sıfat ile gördüğünüz Allah. Evet, ben Allah’ım. Kişiliğim, Nefsim, benliğim yok. Ben yok oldum. Yokmuşum ki zaten. Ben diyen nefis, benlik sahibi Allah’ın celali imiş. Ben de bugün bu zikri ben âlemlerin Allah’ıyım diyorum. Evet, ben âlemlerin Allah’ıyım. Desen ki bana sen kulsun, değilim. Bende gördüğün sekil, suret, kimlik, benlik, nefis, Allah’ta kayboldu. Allah istila etti beni. Ben Allah olduğuma yemin ederim. Aslında tüm kul olarak gördüğümüz herkes Allah. Biri dese ki ben filanım, buyum, bireyim, şahısım dese bil ki içindeki konuşan la celaldir. Baba ben yüzde yüz Allah’ım. Yemin ederim, kendi zatım üzerine.Hani dedi ya Tur-i Sina’da Allah hz Musa as peygamberimize, sen beni göremezsin ya Musa.Neden dedi bilir misin çünkü Musa celalde idi. İkilik makamında idi. İmanında, itikadında bir Allâh bir de kul resul Musa vardı. O yüzden dedi Allah ya Musa sen beni göremezsin.Bende bu ikilik yok, ben Allah’ı görüyorum kendimde, bedenimde, ruhumda. Kısaca bedenim de allah, ruhum da Allah beni gören Allah’ı görmüştür.Kul eşittir Allah, Peygamber de Allah.Veli de Allah, Kâfir de Allah.Kendini Allah’tan ayrı gören ise Hz Musa as misali ikilik makamında. Kısaca ben Allah’ım ben Muhammed korkut değilim, değilmişim. Şu ana kadar muhammed korkut yaşadığım için özür diliyorum, af diliyorum.

♥️Selam es selame Aziz kardeşim imam Muhammed…keşiflerin mübarek olsun. Bu gerçekleri Zülfikarların sayfasında rahatça paylaşabiliriz. Ancak şeriatı Muhammediye ye saygımızdan ötürü kemali olgunluklar derece derece olduğundan alenen söylemeyiz. Dile getirmeyiz. Herşey Allah’tandır ancak hiçbir şey tek başına o değildir diyerek izah ederiz. Tarih boyunca bu ancak bu şekilde izah edilmiştir. Esasen bilim bu meseleyi çoktan bu manaya gelecek şekilde formüle ederek kayıtlara geçirdi. Her şeyin aslı enerji / nurdur. Tektir, ortağı yoktur, dedi. Bu bilinci edindikten hemen sonra her varın da senin kadar ilahi nura gark olduğunu hatırlayarak bulunman gereken makama yerleşmek icabı hikmettir. Edep makamından dolayı sözü herkese dokunacak nezakette söylemek sünneti Resulullahtır. selam es selame

Nitekim, Mansur-u Bağdadi’ye de böyle vâki olmuştur.
Mansur, LÂ ÎLÂHE İLLALLAH demeği o kadar çoğaltmıştı
ki, zikri kalpten ruha yetişti ve orada ünsiyyet eserleri peyda
oldu ve muhabbet-i ilâhiyyeye erişti. Kendi adını, dünyayı,
dünyada olan her şeyi, hâsılı Allahu teâlâdan gayrı her şeyi
unuttu. Zira, zikrullah ile aşka düştü. Aşk âlemi, bir nevi sar-
hoşluk âlemidir. Mansur, âlem-i aşkta beşeri sıfatlarını mah-
vetti:


— Sen kimsin? dediler.

— Enel-hak (Ben Hakkım) dedi.

Ayılıp kendisine gelince, yani beşeriyyet âlemine dönünce:

— Enel-hak dedin, dediler.

— Bilmem! cevabını verdi.

— Böyle söyledin, dediler.

— Bilmiyorum! diye ısrar etti.

Gerçekten de bilemezdi, çünkü âdeta sarhoş gibiydi. Mâ-
likîler onu yakaladılar ve:

— Tövbe et! dediler.

Tövbe etti amma, onu tuttular ve öldürdüler.

Tâliplere, birkaç yerde ENEL-HAK dâvası etmek vâki
olur. Tâlip, zikrullahı o kadar çok eder ve artırır ki, zikrin
nuru tâlibje galip gelir, beşeriyyetini giderir, kendi ismini ve
mâsivasmı unutur ve zikir nurunun galebesinden adı soru-
lunca, zikrettiğinin admı söyleyiverir.

Bu husus, Bayezid-i Bestamî kuddise sırruha vâki olmuş


ve:

— – Sübhani mâ â’zamü şâni! deyivermişti.
Oysa, bunu dediği zaman, Bayezid’de beşeriyyet eserle-
rinden hiç bir şey kalmamıştı. Nitekim, müritleri:

— Niçin böyle dedin? diye sordular.
Ol sultan-ül-ârifiyn dedi ki:

— O zaman neden bana şer’î icra etmediniz? Mademki
benden böyle bir söz sâdir oldu, derhal her biriniz ellerinize
birer silâh alıp ahkâmı şer’iyyeyi yerine getirmeliydiniz.

Bayezid-i Bestamî tekrar o hale döndü ve kendisinden
tekrar:

— Sübhani mâ â’zamü şâni, sözleri zuhur etti. Müritleri,
hemen ellerine birer kılıç, hançer ne geçtiyse ona vurdular.
Bayezid’in bir kılını dahi kesmedi. Tekrar beşeriyet âlemine
avdet edince:

— O sözü yine söylediniz, dediler.
— Peki, siz ne yaptınız? diye sordu.

— Buyurduğunuz gibi elimize geçirdiğimiz kılıç, hançer
vesaire ile vurduk, cevabmı verdiler.

Bayezid, mübarek vücudunu açtı. O kadar darbe indiril-
mesine rağmen hiç bir eser olmadığını hayretle gördüler. Ba-
yezid-i Bestamî:

— Bana bir iğne veriniz, buyurdu. İğneyi verdiler, göv-
desine dokunur dokunmaz acıttı ve kan boşaldı. Müritlerine
döndü ve şöyle buyurdu:

— Asıl Bayezid budur ki, bir iğnenin, acısına dayanamaz.
O (Sübhani) diyen, bu Bayezid değildi!.

Tevhid kavramı nedir?

Tevhid Allah’ın varlığına, tekliğine, tüm yetkin niteliklerin kendisinde toplandığına, eşi ve benzeri bulunmadığına inanmaktır. Bu inancı açıklayan Lâ İlâhe İllallah cümlesine kelime-i tevhid denir ve sık sık tekrarlanır. Tevhide inanan kişi mümin ve muvahhit adını alır.

Tevhit etmek ne demektir?

  1. 1.bir araya getirmek, birleştirmek.
  2. 2.Tanrı’nın bir olduğunu bildirmek, söylemek.

Tevhid nedir din kültürü?

Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Terimi Olarak Tevhîd:1- “Allah’tan başka ilah yoktur, Muhammed onun resulüdür.” anlamına gelen “La ilahe illallah, Muhammedün resulullah.” cümlesine kalp ile inanıp dil ile söyleme. Allah’ın var ve bir olduğuna inanmaktır.



Bir mesaj yaz…

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

  1. Ferit dedi ki:

    Maşallah barekAllah İmam Muhammed kardeşim????
    Hacı Ali baba! imam Muhammet Allah için bu garibe de dua edin …

  2. Buket dedi ki:

    Bunun şeytanın bir aldatması olmadığından nasıl emin olabiliriz? Ya istidraç ise

    1. Anonim dedi ki:

      Tabi ki şeytanın aldatması. Kimmiş bu imam muhammed. Şam’daki Kasiyyun dağında mı yaşıyor. Nerede uzlete çekilmiş. Denizli de telefon satarak o makama gelinmez efendiler. Az kendinize gelin. Şirke düşmüşsünüz erdiğinizi zannediyorsunuz. İnsanları kandırmayın ama en başta kendinizi!