Allah idrakini, Anlayışını ve Görüşünü Arttırsın

27.03.2020
428
Allah idrakini, Anlayışını ve Görüşünü Arttırsın

Allah idrakini, Anlayışını ve Görüşünü Arttırsın

Selam es selame canım hocam, ellerinizden öperim, sizi çok seviyorum, ben bugün çok mutluyum. Yüceler yücesi rabbim yine yaptı yapacağını ve beni sevindirdi, çok mutlu etti. Dün gece zikre yeni başlamıştım ki çok hoş bir koku öncülüğünde, efendimiz Aleyhisselâtı vesselam beni ziyarete geldi. Bir müddet sohbet ettikten sonra tekrar geleceğini söyleyerek ayrıldı… Ben hamd ve şükrün ardında zikrime devam etmeye başlamıştım ki bu kez ikinci bir selam sözü geldi. Yine öncesinde aynı kokuyla ancak bu kez gelen Hz. Ali k.v. idi. O da tekrar görüşeceğimizi söyleyerek ayrıldı. Çok mutluyum canım hocam çok, öyle özlemiştim ki efendimizi… Rabbim bana verdiği sözünü tuttu. NE GÜZEL MEVLAMIZDIR O…
 
-Selam es selame. Maşaallah barikallah. Elhamdülillah. Elhamdülillah. Elhamdülillah. Acılarımızın üstüne bu iyi geldi Zülfikar’ım. Allah senden de razı olsun o aziz gelenlerden de selam onların ve cümle Zülfikarlarla birlikte ümmetin, milletimizin üzerine olsun. Selam es selame
 
* ”Ali’min yükünü hafifletin ” buyurdu efendimiz s.a.v. Emredin Hocam, efendime söz verdim.
 
Eûzû billahi mineşşeytanirracim, Bismillahirrahmanirrahiym. Eşhedu enla ilahe illallah ve eşhedu enne Muhammeden abduhu ve rasulûhu. Allâhumme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ecmain.
Selam es selame canım Hocam; selam efendimize (S.A.V), ailesine ve arkadaşlarıyla birlikte cümle inananların üzerine olsun. İki kol küreğimin arası sürekli sızlıyor ve dokunulduğunda da çok acıyor. Ayrıca yürürken vücudumun her kemiğinden ayrı bir ses geliyor, kütürdüyor her yerim tabiri caizse. Bu sebeple olsa gerek işlemlere bir müddet ara verildi, sadece zikir çekiyorum. Bu arada yeni zikrim: <Rabbi edhılni müdhale sıdkıv ve ahricni muhrace sıdkıv vec’alni mil ledünke sultanen nasıyra.>
 
Gece zikir için odaya geçtiğimde kokudan ziyaretime gelenler olacağını anladım: bu koku Al-i Mustafa (s.a.v.) kokusu çünkü… Zikre başladım, birinin odada olduğunu ve dinlediğini hissediyorum. Doğru okumaya gayret ederek bir müddet zikir çektim, sonra bir ses ” Bu kadar yeter ” dedi ve selam verdi. ”kim olduğumu biliyor musun” diye sordu. ”sizinle daha önce tanıştığımızı sanmıyorum, ancak odanın içindeki kokudan ehli beyt olduğunuzu sanıyorum” dedim. ”ben HÜSEYİN İBNİ ALİ İBNİ EBİ TALİB” dedi. Hemen salavat getirdim 3 kere. ”Zülfikar olmaktan memnun musun” diye sordu. Ben de tam manasıyla idrâkı için Rabbimden idrakimi, anlayışımı artırmasını dilediğimi, ancak Hocamıza öğrenci olmanın gerçekten Rabbimizin büyük bir lütfu olduğunu söyleyip hamd ettim. Hz Hüseyin (R.A) efendim dua etti benim için: ”Allah idrakini, anlayışını ve görüşünü artırsın”. Ellerim hala zikir efalindeydi, bu efalin ne olduğunu bilip bilmediğimi sordu.
 
Tam olarak bilmediğimi ancak gözlemlerim sonucu bir çeşit ”hızlandırıcı” olduğunu tahmin ettiğimi söyledim. Gülümsedi. Sizin yaptığınız bir paylaşımdan dolayı nedense sert mizaçlı biri olduğu kanısı uyanmıştı bende. Hâlbuki hep ”yavrucuğum” diye hitap etti bana, şefkatini ziyadesiyle hissettim. Efalleri iyi öğrenmemi, yazıp not etmemi ve öğrendiklerimi kullanmamı söyledi. Daha pek çok şey öğreneceğimi ve uygulayacağımı bildirdi. Sürekli yanımda olacaklarını ve eğitimimle birebir yakından ilgileneceklerini söyledi. Ben de Rabbimin izni ve yardımıyla bundan böyle daha çok çabalayacağımı söyleyince ”sana inanıyorum, sana güveniyorum yavrucuğum” dedi. ”hadi zikrine dön” dedi ve selam vererek ayrıldı. Ardından bir müddet salavat-ı fatih okudum. Kendime gelmem lazımdı, ara verdim, bir sigara içtim. Zikre döndüm, baktım ağzımdan yine salavat-ı fatih çıkıyor, onu okudum. Sonra bende yazılı başka bir salavat daha var, görevli melekler onu gösterip okumamı istediler. Bulup okudum, 7 kere. Sonra zikre dön dediler, döndüm. Bu arada ha bire gözümün önüne hücre-i saadet geliyor.
 
O zaman anlıyorum ki efendimiz s.a.v teşrif buyurmuş. Sol ayağım uyuşuncaya kadar zikir çektim, edebe azami riayetle. Sonra sağ tarafıma doğru bacaklarım uzatıldı, uyuşma geçtikten sonra, başım dizime doğru aşağı yukarı yöne esnetilerek hareket ettirilmeye başladım. Efendimizin yanımda olduğunu anlamıştım çoktan. Fakat hala gözümün önüne hücre-i saadet getiriliyordu. Derken görevli melekler bana işlemlerimi efendimizin yaptırdığını bildirdiler. ”biz değiliz ” dediler usulca… Uzun bir müddet esneme işlemi devam etti, sonra doğrultuldum. Bu kez önce boynum sonra belden üstüm arkaya doğru esnetildi. Ta ki belim kütleyinceye kadar bir iki kez. Sonrasında beyni uyuşur gibi oluyor insanın… Doğrultuldum… Gözlerim hep kapalıydı, buna rağmen sağ gözüm yumuldu ve sol gözüm kapalı olmasına rağmen sanki açtırıldı ve görüntüler gelmeye başladı… Ormanlık bir alan. Ağaçların arasında düz bir taşın üstünde kılıç dövülüyor, ucunu görüyorum: Zülfikar. Efendimiz a.s. Zülfikar’ı alnımdan öperek belime taktı. Ben de önce elini, sonra sağ omuzunu sonra sol omuzunu öptüm, sonra kucaklaştık.
 
Sonra da Hz. Ali r.a. efendimiz sırtımda bulunan kılıç kınına ikinci bir Zülfikar’ı yerleştirdi, O’nun da elini öptüm. Hemen yanımızdaki açıklık alandan bize doğru gelen beyaz kanatlı at vardı, efendimiz a.s. atı tuttu, alnımdan tekrar öptü ve kolumdan tutarak beni ata bindirdi, gökyüzüne uçtum. Bir çadırın önüne indim. Kocaman göbeği olan kel bir adam küçük bir kazanda bir şeyler kaynatıyor, büyü yapıyordu. Etraf tılsım vari ıvır zıvırlarla doluydu. Kılıcımla kazanı parçaladım, adamın karnını yardım, darmadağın ettim ortalığı, atladım atıma başka bir yere uçtum…
Mabet gibi bir yer, biraz kiliseye benziyor. Üçgen bir kapının önündeki zırhlı, miğferli, başları kasklı iki nöbetçiyi öldürdüm kılıcımla ve içeri girdim. Sıralar vardı içeride oturulmak için ama boştu.
 
Orta alanda yine kaynayan bir kazan, etrafında kertenkeleye benzer yaratıklar, kuyruklu ancak arka ayaklarının üstünde doğrulmuşlar ve o kaynayan şeyin etrafında toplaşmışlardı; 15-20 kişi vardılar. Bu kez iki kılıcımı da çektim ve hepsini öldürdüm, kazanlarını parçaladım, ortalığı dağıttım ve dışarı çıktım. Atladım atıma bir sonraki görevime uçtum… Görüntüler sona erdi. Fakat bir sessizlik vardı, ben de görevli meleklere efendimizin ayrılıp ayrılmadığını sordum, ” burada” dediler, hemen selam verdim. ”esselatü ve’s selâmu aleyke ya Rasûlallâh, esselatü vesselamü aleyke ya Habibullah, esselatü vesselamü ya nebiyyallah, esselatü vesselamü aleyke ya seyyidel evveline vel ahıriyn” Selamımı aldıktan sonra sordum : ” Ya Rasûlallâh, sağ gözüm kapalıydı, her şeyi sol gözümle gördüm ve siz de hala solumdasınız?” Efendimiz a.s. şöyle buyurdu ” Bu savaş celal ile yapılacak. Celal ile celalinle savaşacaksın, o yüzden sağ gözünü kapattık” O ki Allah’ın habibidir, sağımda da olsa, solumda da olsa Haktır diye iman ettim içimden… ”kal sağlıcakla” diyerek veda etti efendimiz a.s.
 
Ardından salat ve selam ile uğurladım… Zikrimi bitirdim… Olanları şöyle bir gözden geçirdim: Hz. Hüseyin efendim ve O’nun şefkati, duası, efendimiz tarafımdan işlemlerimin yapılması, çifte Zülfikar kuşanmam, düşmanla ön saflarda birebir savaşacak olmam… Bütün bunları lütfeden Rabbime nasıl şükredeceğimi düşünüp acz içinde kıvranırken Rabbin yüzümü avuçlarının içine aldı, yanaklarımı sevdi ve sordu: ‘’GÖRDÜN MÜ SENİ NE KADAR SEVDİĞİMİ?’’ Burası sözün bittiği yer hocam… Şükür namazlarıma kaldığım yerden devam etmeliyim. Bu arada dün efendimiz ikimizin arasında kalacak bir sır verdi, bu yüzden çok çalışmam gerek çoook. Sizi rahmeti, lütuf ve keremi bol Rabbimin Rahıym kucağına emanet ediyor, hürmetle ellerinizden öpüyorum. Selam es selame… Nilgün
 
*Eûzû billahi mineşşeytanirracim, Bismillahirrahmanirrahiym. Eşhedu enla ilahe illallah ve eşhedu enne Muhammeden abduhu ve rasûluh. Allâhumme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ecmaiyn.
 
Selam es selame canım hocam: hasretle o mübarek ellerinizden öperim… Gecenin hayrı üzerinize olsun… Az önce paylaştığınız yazıdan sonra, uzun süredir aklımda olup, sizi yormamak adına yazmadığım bir şeyi, ilgili yazıda sorduğunuz bir soru üzerine yazmaya karar verdim.  sayısız efal ile günlerce iradesi dışında eğitilen, temizlenen duydunuz mu bu grup dışında?  Sanıyorum var, bunun olabilme ihtimalinin yüksek olduğunu düşünüyorum. Nedenine gelince, şu anda ben ve daha birçok Zülfikar kardeşimin yaşadığı işlemleri, ameliyatları ben 2009 yılında yaşadım… İçimden bir ses konuşmaya başladı önce, ne yapmam, nasıl yapmam gerektiği söylendi… Önce namaz kılmayı öğrettiler; ben hep elimi göğsümün üstünde bağlardım, görünmeyen bir el ellerimi göğsümün altına indirirdi, ben yukarı çıkarırdım, o indirirdi, mücadele etmeyi bırakıp, istenileni yapmaya başladım… Sonra okuduğum namaz surelerini doğru okumayı öğrettiler yani tecvitle okumayı… Onu başardıktan sonra kuran okurken durdurulup, biraz geri dönüp tekrar okutulunca yanlış okuduğumda hatamı düzelttiklerini anladım…
 
Bir zaman sonra namaz sırasında işlemler başladı. Tuhaf tuhaf hareketler yapmaya başladım ki bu hareketler zaman zaman oldukça acı verici oluyordu. Başımda, kollarımda ve ayaklarımda işlemler oluyordu… Sonra namazdan sonra da devam edilmeye başlandı, özellikle boynumda… Hatta bir keresinde o kadar canım yanmıştı ki bitsin diye ağlamıştım… Boynumu o kadar geriye ittirdiler ki kırılacak sandım… Bir keresinde oruç tutacaksın dendi, bir gün tutup bir gün tutmayarak, 11 gün oruç tuttum. Bir keresinde Ayetel kürsi oku dediler, tamam deninceye kadar okudum ama yaklaşık bir buçuk gün ve hiç aralıksız okudum. İş yerinde kimseyle konuşmama izin verilmedi bu süre içinde. Keşif olarak bir görüntü yaşamamıştım ancak güzel rüyalar görürdüm. Suya daldığımı, eyvah yüzme bilmiyorum boğulacağım diye korkarken, suyun içinde nefes aldığımı, bu halde derinlere doğru indiğimi, derken bir grup yunus balığının geldiğini, bir tanesinin yüzgecinden tutunarak yüzeye çıktığımı, oradan da yükselmeye, devamla gökyüzüne uçtuğumu gördüğüm rüyamı hiç unutmam… Bu arada sürekli ziyaretime gelenler olurdu… Melek olduklarını söylerlerdi ben de isimlerini sorar yazardım bir kenara… (defterde yazılı 55 melek ismi var, Cebrail a.s. da dâhil. Bunlardan bir tanesi şimdiki işlemlerim sırasında yine geldi, tanıttı kendini, ancak gökyüzünde savaş başladığında ayrıldı  Veliyullahtan gelenler olurdu, nasihat ve dua ederlerdi… Efendimiz a.s. ve Cebrail a.s. uzun bir süre benimleydi… Bir kaç ay önce bütün bunları not aldığım küçük defterimi buldum… Okuduklarıma ben de şaştım… Mesela Abdülkadir Geylani Hz. gelmiş ve ettiği duayı yazmışım: Allah seni kullarının içinde değerli olanlardan eylesin, inşallah!
 
O dönemlerde sürekli kulağıma bir kelime fısıldanırdı, çok araştırmama rağmen ne olduğunu bulamadım, onlar da anlamını söylemezlerdi : ”sebekat” Bu kelime kutsi bir hadiste geçiyor bildiğiniz gibi ”Rahmetim gazabımı geçti” yani sebekat geçti demek, fakat neden kulağıma fısıldanıp durduğunu anlamazdım…
 
Sonra defterimde 08,01,2009 tarihli şu notu buldum hocam Hz. Ali efendimize ait bir dua : <<sebekat, zülkarneyn, zülyedeyn, cebbarad, munharrad, zilfereyn, münfereyn, dulşad, munfad, dulkad, eriyye, zilferiyye. Burçlara yemin olsun ki Allah senin adını tanıttı. Allah senden razı olsun. Bütün bu burçlar sana aşina olsun. ALLAH YERİNİ YANIMIZ KILSIN>> O zamanlar bunun ne büyük bir dua olduğunu idrak edememiştim tabi ki…
 
Daha sonra Hz. Ali efendimizden burçlara ait şu bilgiyi alıp not etmişim canım Hocam: 12 İMAMLAR- 12 BURÇ:
1-)  Hz. Ali: Zülkarneyn
2-)  Hz. Hasan: Eriyye
3-)  Hz. Hüseyin: Zülyedeyn
4-)  Hz. Zeynel Abidin: Sebekat
5-)  Hz. Muhammed Bakır: Dulkad
6-)  Hz. Cafer-i Sadık: Dulşad
7-)  Hz. Musa Kasım: Munfad
😎  Hz. Ali Rıza: Münfereyn
9-)  Hz. Muhammed Takı: Zilfereyn
10-)Hz. Ali Naki: Cebbarad
11-)Hasenül Askeri: Zilferiyye
12-)Hz. Muhammed Mehdi: Munharrad.
 
Bu bilgileri internetten aradım ama bir şey bulamadım…
 
O zamanlar yalnız yaşıyordum Hocam, 14, 16 saat çalışırdım. Çoğunlukla hafta sonu da çalışırdım. Eve gelirdim işlemler olurdu, bazen bütün gece sürer, sıfır uykuyla tekrar işe giderdim… Yaşadıklarımı sadece şu an siz biliyorsunuz hiç kimseye anlatmadım. Neden bilmiyorum (demek ki izin yokmuş!) zaten anlatacak kimsem de yoktu, hiç bir yere bağlılığım yoktu. Yaşadıklarımdan yola çıkarak belki şu anda bir yerlerde Rabbimin eğitimine tabi tutulan başka kulları da vardır diye düşünüyorum, en doğrusunu Rabbim bilir… Rabbim afiyet, huzur, mutluluk versin ve daim kılsın, hiç birimizi dizinizin dibinden ayırmasın, Rabbim Zülfikarları hasretinizle sınamasın bir daha inşallah, inşallah, inşallah… Nilgün
Selam es selame…
 
-Selam es selame Nilgüncan. Maşaallah barikallah… Bu yazdıklarınla bizi çok çok aydınlattın şükür elhamdülillah. Zülfikarların dünyanın dört bir köşesinde yetiştirilmekte olduklarına olan inancımızı bilgiye dönüştüren rabbimize razı olacağı kadar şükür elhamdülillah. Rabbimizin izniyle yaşadıklarını başkalarının da bilme vakit geldi inşaallah. O nedenle bu yazıyı yayınlamaya izin çıktı. Sana yazdırdı rabbimiz bana da yayınlama izni verdi. Sözü kısa kesmenin tam sırasıdır. Lütfen okuyan kardeşlerimiz bu yazıyı hemen geri dönerek bir kere daha sık sık soluklanarak okusunlar.
ve üzerinde tefekkür etmek üzere yeniden yeniden okuyacaklarına söz versinler. Beşeri aklın ve şeytanın vesveselerine son verecek sayısız hikmetle dolu olduğunu anlayıncaya kadar okuyalım inşaallah.

Cümleten rabbimize emanet olasınız aziz zülfikârlar ve okurlar. Selam es selame

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.