Kederimiz kaderimizmiş! 

28.04.2017
406
Kederimiz kaderimizmiş! 

Kederimiz kaderimizmiş! 

Kederimiz kaderimizmiş

Dünya onu ‘mutluluk profesörü’ olarak tanıyor. Yaklaşık 20 yıldır bıkmadan usanmadan araştırmalar yapan Sonja Lyubomirsky mutluluğun ve mutsuzluğun sebeplerini anlattı. Ünlü profesöre göre tıpkı kısa boylu, şişman ya da yeşil gözlü olmak gibi mutluluk da genetik Çalışıp, didindim hayalimdeki evi nihayet aldım. Sonunda kavuştuk, yakında evleniyoruz!’

‘Yıllardır beklememe değdi, dün terfi ettim.’

Bu cümleler sizde de ‘Ee sonra?’ deme isteği uyandırıyor mu? Diyelim ki mutlu olmak için koştuğumuz şartlar bu cümlelerdeki gibi yerine geldi. Ya sonrası? Bu mutluluk denilen duyguyu daim etmenin bir yolu yok mu? Üstelik zenginlik, evlilik ve kariyer bir insanı mutlu etmeye yeter mi?

Üzerinde konuşulacak, ahkâm kesilecek en zor konulardan biri, mutluluk. Sözlüklerde sunulan anlamlar, insanın yüreğini zangır zangır titreten hisleri açıklamakta çok ama çok zayıf kalıyor. Yine de birileri bu çabayı gönüllü olarak üstleniyor ve duyguları irdeleyen, sorgulayan, hırpalayan sanat eserleri üretiyor. Filozoflar yüzyıllardır bu konulara kafa yoruyor, psikoloji gibi bilim dallarıyla uğraşanlar duyguları masaya yatırıyor.

MediaCat’in her yıl düzenlediği Marketing Forum’a konuşmacı olarak, bu yıl pozitif psikolojinin yaşayan en önemli isimlerinden biri kabul edilen California Üniversitesi’nden Prof. Sonja Lyubomirsky davetliydi. Lyubomirsky’i dünyaya tanıtan neredeyse 20 yıldır mutluluk üzerine araştırma yapması oldu. Zaten lakabı da ‘Mutluluk profesörü’. Lyubomirsky’nin 20 yılda elde ettiği sonuçlar ‘acı bağımlısı’ ya da ‘kronik mutsuz’lar dışında tüm dünyada herkesin ilgisini çekmeye devam ediyor. İşte Lyubomirsky’den bilimin mutluluğa olan yaklaşımı ve mutlu olmanın evrensel reçetesi…

ADI MUTLULUK PROFESÖRÜ

Neden mutluluk üzerine araştırma yapmayı seçtiniz?

Aslında tamamen tesadüftü. Stanford Üniversitesi’ndeki ilk günümde okuldaki danışmanım Lee Ross’la kampusta yürüyüş yapıyorduk. Ross’un uzmanlık alanı çatışma ve müzakereydi. Ama o gün beni mutluluğun sırları üzerine düşünmeye teşvik etti. O günden sonra mutluluğun tanımıyla ilgili dersler yapmaya başladık ve çok mutlu ya da çok mutsuz kişilerle görüşmeler yaptık. O gün bugündür, neden bazı insanlar diğerlerine göre daha mutlu, insanları mutlu eden nedir, sorularının yanıtlarını arıyorum. Mutlulukla ilgili konuların büyük bir kısmı daha önce bilimsel olarak ele alınmamıştı.

Yıllarca mutluluğu araştırdıktan sonra, mutlu olmayı etkileyen faktörlerin yüzde 50’sini genetik etkenlerin oluşturduğunu söylediniz…

Evet, artık mutlulukta genetik etkenlerin olduğu çok açık bir şekilde ortadadır. Bu sonuçlar gerek tek gerekse çift yumurta ikizleri üzerinde yaptığımız araştırmalardan ortaya çıktı. Tek yumurta ikizleri, çift yumurta ikizlerine göre daha benzer bir mutluluk eşiğine sahip. Mutluluğun kalıtımsal olması, hepimizin farklı bir mutluluk eşiğiyle doğmamız anlamına geliyor ki bu da tıpkı vücudumuzun genel görünümüne benzetilebilir. Nasıl bazı insanlar hamilelik gibi etkenlerle çok kilo alsa da bir süre sonra kendi vücut yapısına dönebiliyor, bazılarıysa tekrar eski haline dönebilmek için ekstra bir çaba sarf ediyorsa mutluluk da öyle. Ne kadar mutlu olursanız olun, bir süre sonra genetik olarak sahip olduğunuz eşiğe geri dönersiniz. Bu da mutlu olmak için sürekli çaba göstermeniz gerektiği anlamına geliyor.

GÜZELLİĞİN PAYI YÜZDE 10

Yani anne ve babamız mutsuz insanlarsa bizim mutlu olmak için daha mı çok çaba sarf etmemiz gerekiyor?

Hem evet hem hayır, mutluluk kalıtımsal. Öte yandan bazı araştırmacılar mutluluğun direkt olarak aileden geçmeyen özelliklerle de bağlantısı olduğunu ortaya koyuyor. Bunun yanı sıra yaptığımız araştırmalarda düşük bir mutluluk katsayısı ile doğsanız hatta anne-babanız mutsuz insanlar olsa dahi mutlu olabilmenizin mümkün olduğunu gösteriyor. Ama böyle kişilerin diğerlerine göre neredeyse hemen her gün mutlu olma çabası göstermesi gerekiyor.

Mutluluğun kesin bir formülü var mı? Bunun için bir reçete verebilir misiniz?

Mutluluk üç ana etken tarafından tayin ediliyor. Genetik etkenler, yaşam koşulları ve bilinçli aktiviteler. Sağlıklı, çekici ya da varlıklı olmak gibi koşullar, mutluluğumuzda ancak yüzde 10 pay sahibi. Zaten yüzde 50’lik bir payın genetik olduğunu söylemiştim. Ama burada şunu unutmamak lazım, genetik oran yüzde 100 değil. Yani genlerimizde mutsuzluğun olması bizim de mutsuzluğa mahkûm olduğumuz anlamını taşımaz. Fakat kişinin huyları, düşünce şekli ve bulunduğu çevrenin de mutluluk oranında büyük etkenler (yaklaşık yüzde 40) olduğuna inanıyorum.

En basit formül ‘sahip olduklarına şükretmek’

MUTLULUK Profesörü Sonja Lyubomirsky araştırmalarında mutlu olan kişilerde şu özelliklerin olduğunu söylüyor:

Ailesine ve arkadaşlarına zaman ayıran kişiler,Sahip oldukları için şükredenler, Dostlarına, iş arkadaşlarına yardım edenler,                                                                                   Geleceklerine olumlu bakanlar,                                                                                         Hayatın güzelliklerinden zevk alan ve anın tadını çıkaranlar,                                               Her gün ya da haftanın belli günleri fiziksel egzersiz yapanlar,                                           Dindar ya da manevi yönü güçlü olanlar,

İçten bir şekilde yaşamlarını bir amaç için vakfedenler (Suçla savaşan ya da kendi evini yapmak isteyen, hatta hayatta sahip olduğu değerleri çocuklarına öğretenler…)

Parayla saadet olmaz, çok paraya da alışılır!

Para, kariyer ve evliliğin mutluluktaki payı nedir?

Para mutluluk için önemlidir. Araştırmalardan maaşların mutlulukla doğru orantılı olduğu çıkıyor ama para, genellikle inanıldığı kadar yoğun ve uzun vadeli bir mutluluk sağlamaz. Çünkü nelere sahipsek o kadarına adapte oluruz ve daha fazlasını isteriz. Araştırmalara göre, insanlar hayatlarında onlara mutluluk veren şeylere kolayca alışıyorlar. Bu bir ilişki, para (araba, ev, mücevher), yaşanan şehir, sağlık gibi her şey olabilir. Mutlu insanlar daha sosyal. Araştırmalarımız evlilerin bekar, boşanmış ve dullardan daha mutlu olduğunu gösteriyor. Zenginlerin yoksullara göre, kendi işine sahip olanların, ücretli çalışanlara göre daha mutlu olduğu da görülüyor ama şunu unutmamak lazım, bunlar arasındaki korelasyon oldukça küçük. Erkekle kadının mutluluk eşiği arasında çok fark yok. Fakat araştırmalar kadınların hem mutluluğu hem üzüntüyü daha yüksek oranlarda yaşadığını, erkeklerin daha soğukkanlı olduğunu gösteriyor.

Aşkla mutluluk arasında doğrudan bir bağlantı var mı?

Mutlu kişiler genellikle eşlerinin hayatlarının aşkı olduğunu söylüyor. Samimi ilişkilerin mutlulukla çok yakından ilgili olduğunu biliyoruz.

‘Rusya’da büyüdüm ve mutsuz insan çok gördüm’

Daha mutlu olmak için neler yapmalıyız?

Çaba sarf etmeliyiz. Bağışlayabilmek, maneviyata önem vermek, minnettar olmak, spor ve meditasyon yapmak, ilişkilere değer vermek, sorunları sürekli düşünmemek, kibar olmak, anı yaşamak ve anlamlı amaçlar gütmek gerekli. Kronik mutsuzlar stres ve travmaları ile başa çıkmakta iyi değillerdir ve bu nedenle hem fiziksel sağlıkları hem insan ilişkileri kötü durumdadır. Bu gibi kişiler için, şükredecekleri şeyleri ortaya çıkarmak, olumlu düşünce egzersizleri yapmak, başkaları için yapabilecekleri iyiliklere kanalize olmak, affetme egzersizleri yapmak, anlamlı amaçlar edinmek gibi önerilerim var.

‘AİLEM BANA YETİYOR’

Çevrenizde mutsuz olan çok insan var mıydı?

Rusya’da büyüdüm ve oradakilerin ABD’dekilerden daha az mutlu olduğunu söyleyebilirim. Evet, mutsuz insan çok gördüm.

Mutluluğun ilmini yapmış biri olarak siz hep mutlu musunuz?

Evet, ben mutlu biriyim ama süper değil, normal sınırlarda. Eşim ve iki küçük çocuğum beni çok mutlu ediyor. İşimin ve yaptığım çalışmaların da mutluluğumda payı var. Zaten ailem ve işimden arta kalan zamanlarda da yemek yemek, film izlemek, okumak gibi beni mutlu eden şeyleri yapmaya çalışıyorum.

9 Kasım 2008 Pazar,

Esra Cengiz

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.