Aşk beni halsiz bıraktı

31.01.2021
628
Aşk beni halsiz bıraktı

Aşk beni halsiz bıraktı

Hocam ben sağ devri yaparken son salavatı okuduğum esnada parmak uçlarımdan bir şeylerin çekildiğini hissediyorum. Devirden sol ayağımı atıp çıkarken bitiyor bu çekilme. Zikir yaparken de sanki oturmuyorum da boşlukta duruyormuşum gibi, bedenim sanki boşlukta süzülüyor gibi… İnanılmaz rahatlıyorum amam küçük çocuklarım olduğu için kısa tutmak zorunda kalıyorum.

-Maşallah barikallah harika şeyler yaşadığını biliyorsun inşaAllah. Demek oluyor ki sistemden çıkmaz, verilenleri ihmal etmeden düzenli yaparsan ilerleyecek, mertebeden mertebeye sıçrayacaksın. Durmak yok yola devam. Selam es selame

-Parmak ucundan çekilen ne? Özellikle sağ elde…Hocam bir de ben çok sıkıntı çektiğim bir günde yine bir sabah vakti, uyuduğumun farkında olarak tabii, Kâbe’ye gidiyorum. Duvarına yaslıyorum başımı, hıçkıra hıçkıra ağlıyorum. Ama nasıl ağlamak, sanki ağladıkça dertlerimden, kederlerimden kurtuluyorum gibi… Kâbe’nin duvarı da sanki duvar değil, merhametli bir ana kucağı. Beni sarmalıyor, sonra rahatlıyorum ve kalkıyorum. Bir de bakıyorum ki Kâbe’deki insanlar açmışlar bir oyun havası şıkır şıkır oynuyorlar… Durun yapmayın diye çığlıklar atıyorum ama beyhude, kimse beni duymuyor, görmüyor bile. Sonra kızım kucağımda Mekke sokaklarında geziyoruz. Kâbe’nin yakınlarında tuvaletler filan var, en son kısmında kızım kucağımda Mekke sokaklarında gezerken diyorum ki burada çok mutluyum, çok güzel burası ama şimdi uyanmak üzereyim, lütfen uyanmayayım, biraz daha kalayım, diyorum. Kendimi yatakta yatarken görüyorum o anda… Sonra bedenime dönmüş gibi kalktım oysa uyanmış gibi değildim.

Birde ahh o biricik efendimiz sav. mi gördüm. Anlatmamı ister misiniz?

-Elbette isterim… Anlat lütfen… Maşaallah barikallah.

-Hocam; bizim babamların eski evindeyim…Evin Kıble duvarı yarılıyor. Ama yarılmadan önce melek olduğunu bildiğim bir kişi bana geliyor. ’Bak diyor, kendine hâkim olacak mısın, bu aşka dayanacak mısın’’ gibi beni uyarıyor sanki. Ben de meleğin sözünü biran evvel bitirip ‘’tamam ne olursa olsun razıyım tamam herşey kabul tamam ne derseniz yapacağım’’ deyip çok acele ediyorum. Şimdi siz hemen hikmette aceleye yer yok diyeceksiniz. Ama neyse ben çocukça bi aceleyle hemen hemen diye ısrarla istiyorum. Tamam diyorlar…Duvar yarılıyor ve içinden üzerinde masmavi bir gömlek var…Ama o mavi tonu sanki yeryüzünde hiç görülmemiş bir renk…Aşk….Tırnak ucumdan saç telime kadar… Efendimiz sav. karşıma gelip duruyor. Ama ben benden geçtim. Rabbim nasıl bir haz…Tarifi mümkün olmayan bi duygu. Allah’ım onun yüzü…

Birde melek o gelmeden benden ona dokunmama sözünü, tutabilecek misin kendini diye alıyorlar. Ben de göreyim yeter, diyorum. Ama dayanmak mümkün mü? Yüzüne dokunabilmek için elimi kaldırıyorum…Efendimiz hemen gidiyor, duvar yarılıyor, içine girip kayboluyor.

Sonra melek diyor ki ”ben demedim mi dokunma, diye” Ben de dayanamadım ki diyorum. Sonra vesvesem yine işbaşında…Acaba bu efendimiz değil miydi, yok kesin değildi, çünkü ben günahkârım, bana gelmez ki, niye gelsin, ama kıble duvarından geldi, yok oydu, yok değildi, diye düşünüyorum. Sonra yok efendimiz kim ben kimim, diye haddim olmadığını düşünüp Hz. ali efendimiz dir belki diyorum. Sonra uyanıyorum.

-Teşekkür ederim. Anlatım dilin çok güzel. Selam es selame

-Eee…Bir şey demeyecek misiniz?….? Hocam..

-Ne diyeyim be tatlı kız… Melek demiş, efendimiz demiş. Rabbimiz demiş diyeceğini. Bu fakir ne desin.

-Hocam peki bu aşk beni niye halsiz bıraktı.

-Mübarek olsun. İnşaallah zikirlerine devam edersen yeniden yeniden görürsün diyeyim yeter mi?

-Elim, ayağım, dizimin bağı çözüldü sanki onu görünce.

-Aşk ateştir.

-O bir insan olamaz.

-iyi dayanmışsın…

-Yani o insansa ben neyim, ben insansam o ne?

-Hz. musa öyle bir tecelliye dayanamadı da bayıldı, demez mi kuran. Vakitsiz istemeyin, acele etmeyin der aynı zamanda, o ayet ile.

-Bütün hücrelerim tir tir titredi,saç tellerim tek tek titredi.Niye benden ona dokunmam istenmedi? Niye şart koşul sunuldu bana dokunmayacaksın diye…?

-Dokunsaydın o celali mavi nur seni yakardı. Ya bayılırdın ya ölürdün. Önce insan bedeni ve ruhu cemali nurlarla alıştırılır. Giderek nurların şiddeti artar… Daha yüksek enerjili melekleri ve ruhları görecek hale getirilir.

-Evet, evet…Ona dokunsam sanki okyanusa düşmüş gibi kaybolup gidecektim. Nasıl bir güzellikti. Ben benden tamamen geçtim…Hani sahabe dermiş ya anam babam sana feda olsun ya resulullah, benim de iki tane evladım var. Evlatlarım bile feda olsun ya resulullah diyorum.

-Sonunda Hz İbrahim gibi ateşe girse yanmaz. Güneşe taht kurar oturur, mekân bilir ibadet eder… Hatta güneş o zattan enerji transferi yapar… Yani güneşler, yıldızlar, âdemoğlunun zikirlerinden nasiplenirler…

-Hocam dedikleriniz aklıma değil direkt kalbime giriyor…Tam bir şekilde mutmain oluyorum.

-”Leyla Leyla diye diye bulsam Mevla’yı. Can Mevla’yı bulduğunda neyler Leyla’yı” Anne mi, baba mı kalır gönülde, evlat yahut masiva mı kalır. Can mı kalır.

-Şimdi bunu düşünüyordum. Kendimi bile unutmuşken ana mı baba mı evlat mı… Ben benliğimi tamamen yitirdim karşısında.

-Çok çalışmalısın… Cemale, kemale geçerek efendimiz ile vuslat etmelisin. Yani fenafirresule ermelisin. Onu kucaklayarak varlığında ben dediğin benliğini yok etmelisin. Yolculuk burada da kalmaz… Bu sefer allah aşkı sarar her hücreni… Efendimizde yok olmak bu kadar haz veriyorsa Rabbimize kavuşmak kim bilir nasıl bir hazdır, deyip çalışmalarını sürdürmelisin. Ve inşaallah FENAFİLLAH a ulaşanlardan olmalısın.

Bazı kitaplarda bu hedefin bayanlara kapalı olduğu yazıyor. Elhamdülillah biz keşfettik, yaşadık, gördük ki bayanlara da miraç kapıları açıktır.

-Ama ayette Allah sizin takvanıza bakar demiyor mu? Kesinlikle kabul etmem, bizim de hakkımız.

-Onları bu yolda alıkoyan veya durduran kusur, gençliklerinde en doğal halleri olan regl meselesidir. Her nasıl olduysa regl dönemlerinde kadınlar namazdan ve abdest ile zikirden alıkonmuşlardır. Bu çok büyük bir hatadır, toplumun en değerli yarısına zulümdür.. Özellikle günümüzde biraz gayretle abdestli olmak mümkündür. Böylece de namaz ve zikir devamlılığı sağlanır. Dileyen rabbine yürür… Biz bu konuyu Hamdiye ‘ye mektuplar 3 ve 4 de işledik.

-Hatice validemiz, Aişe validemiz, asiye validemiz… Evet, bende artık öyle yapıyorum. Bir seminere katılmıştım. Kadının kocasına çok itaatkâr olması konusunda hani bir hadis var ya kulun kula secde etmesini isteseydim kadının kocasına etmesini isterdim diyor ya. Bizde dedik ki hocam ‘’şimdi kocalar kadınlarını dövüyor, sohbetlere göndermiyor, ana babasına bile göndermiyor, bu zalim kocanın neyine secde edeceğiz’’ demiştik. Hocamız da ‘’hanımlar; uyanık olun, hadis kitaplarını erkekler tercüme ediyor’’ demişti…

-Bizden zikir alan kardeşlerimiz bu sayede düzenli, kopuksuz ibadetle ve hızla manevi yolculuklarına devam etmektedirler. Bu yolları ileri derecede gören, miracını yaşayan genç kızımız var. Umumun tartışmasına açıp işi sulandırmalarına izin vermemek üzere yayınlamıyoruz. Vakit gelince inşaallah yayınlamak nasip olur… Mademki rabbimiz canlı yayın gibi bir kulunun miracını yazıya dökmemize izin verdi, inşaAllah ortam uygun hale gelince yayınlayarak bütün bayanları ilahi müjde ile  müjdeleyeceğiz… ‘’Ey ümmetin kadınları sizler de dilerseniz bu dünyada cennet cemale şahit olabilir, rabbinizde eriyip, fenafillah’ı, ölmeden önce ölmeyi, yokluğu yaşayarak tadabilirsiniz’’ diyeceğiz..

-Çok doğru yapıyorsunuz hocam. Ben önceden hayızlıyken bile Ayetel kürsi okurdum…Çünkü onu okumadan kendimi güçsüz hissediyordum. Geçen sene bir şey duydum; ‘’adetliyken ayet okursan cinler musallat olur,’’ diye…Korktum, okumadım… Sonra hakikaten musallat oldular, okumadığım için.

-Allah indinde kadın erkek ayrımı yoktur. Seni kadın yapan beyninin östrojen salgılaması, beni erkek yapan ise testosteron hormonudur…Sen aslında aynı zamanda bastırılmış erkeksin. Ben de esasen kadınlığı bastırılmış bir kişiliğim. Rabbimizin rahman rahim sıfatları dahi diğer sıfatları ile birlikte bizlere kamilen verilmiştir. Zaman içinde her esmasının gereğini yerine getiririz. Mesela siz kadınlar  erkeklerden yarım hücreyi alır, kendi yarım hücrenizle birleştirerek, bir adem meydana getirirsiniz ki bu dolaylı yaratmadır. El halık sıfatının rahimdeki görünürde cüz tecellisidir. Zamanı gelir bu yaratmaya tam tezat olan bir iş olan öldürmek fiilini işlersiniz. Aslında yaratırken de öldürürsünüz. Sinek öldürmek, fare öldürmek de bir El mümiyt esması tecellisidir. Yani allah Teâlâ’nın her esmasına muhatabız. Allah Teâlâ en küçükte ve en büyükte hükmünü sürdüren sonsuz sınırsız kudret sahibidir. Bir şeyi olduracağı zaman kullarını, yani cümle sıfatullah’ı kullanır. Kulundan uzak değil ki… Her varda var olan O’dur. HU vardır başkası yoktur. Beğendiklerimiz de onun sıfatıdır beğenmediklerimiz de. İstemediklerimizden istediğimiz sıfatlarına sığınırız. Aslında şer yoktur. Sıfatlar arası tezatlıklar vardır ki hakikatullahta varı var eden de bu (zıd-ezdad)tezatlardır.

-Hocam bir bayan talebenizi buradan benimle tanıştırabilir misiniz, regl ile ilgili sormak istediğim şeyler var, abdest almakla ilgili, size sormaktan hicap duyarım.

-Hamidiye’ye mektuplar 3 ve 4 ü okumadın mı?

-Okudum hocam da…

-Öyleyse ne soracaksın ki.

-Bir uygulamayı yapamadım onu sormak için, tamponla alakalı.

-https://www.facebook.com/cicekkorkut.mirac

-Bu kardeşimiz benim selamımla yaz. Sana açıklasın. Selam es selame ..

Yayınlanma tarihi: 7 Eki 2017, 00:07

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.