Esrar-ı Hikmet Kitabından Seçmeler – hareke-i arz

02.05.2017
1.443
Esrar-ı Hikmet Kitabından Seçmeler – hareke-i arz

Esrar-ı Hikmet Kitabından Seçmeler – hareke-i arz

Esrar-ı Hikmet Kitabından Seçmeler – hareke-i arz

Der beyan-ı Hareke-i Arz

Bismillahirrahmanirrahiym.

Azizim;

Eğer sol kulağın kaba bir seda ile çınlarsa, deprem olacak demektir.

Zat evliyası (nuru tevhide ulaşmış olan kutup) sağ yanı üzerine çok yatmış demektir.

Yahut kıyam efali yapmıştır. Veya evkatta kıyam olmuştur. Yani evkattan evkata geçişte kıyama uğramıştır. Evkatta kıyam, dört yerdedir.

İkisi, Zuhalden Utarit’e veya kamere geçmektir. Diğer ikisi de;

Müşteriden utarite veya kamere geçmektir.

Zat müşteriden kamere geçerse cemalde kıyam olur. Müşteriden Utarit’e geçerse ezdatta kıyam olmuştur. Mutlak olarak celala yardım eder. O nedenle hikmet ilminde iyice tecrübe sahibi olmadan evkatta kıyamdan sakınmak şarttır, hayati öneme haizdir. Aynı şekilde Zuhalden utarite geçilirse celalda kıyam olur, kamere geçerse ezdatta kıyamdır. Her ikisi de celala yardım eder. Yasaktır. Hayati öneme haizdir.

Efalde kıyam ise şöyledir.

Aslında efalde kıyam için daha ziyade ‘’teali’’ deniliyor ancak ileri derecede bu efal yapıldığında depreme neden olduğu müşahede edildiğinden, bahse konu edilmesinde fayda görüldü. Şöyle ki;

Zat önce sağ ile sağ dizinde efal yaptıktan sonra sağ ayağında efal yapar, esma okursa, bu ikili efalde teali vardır. Cemal teali etmiştir.

Eğer zat sol el sol diz üzerinde efal yapar ardından sol ayak başparmağında efal yapar esma okursa bu ikili efalde teali efalidir. Celal teali etmiştir.

Zat evliyası tealiye dair bu efalin her ikisini birden, dört azasında aynı saat içinde yaparsa, dört el efali denir ki hem celalde hem cemalde teali olur. Yapılışı; Önce sağ elde, ardınca sağ ayak başparmağında, üçüncü olarak sol elde ve son olarak sol ayak başparmağında efal yapılır… Seri şekilde okunan esmaların teali etmesi sağlanır… Bu efal ısrarla tekasür (tekrarlanır)ederse depreme sebep olur. Hele ki içinde ‘’Ya garibel müteal’’esması varsa… Zat için bu efali yapmak bazı hallerde elzem olabilir ancak dikkatli olmalı ve ısrarlı yapılmamalıdır. Burada okumayı düşündüğü esmaları belli aralıklarla okumalıdır. Yani bir hafta yapar ara verir yeniden yapar.

Yalnız sağ el ve ayakta yapılan efalle, Müslümanlarda teali etmesi istenen esmalar okunur. Sol elde olanda dahi teali etmesi istenen efaller okunur ancak celal esması ve efalinden son derecede sakınmak lazımdır. Ancak ileri derecede tecrübe sahibi olan zatlar küffar ile mücahede ederken bu işleri yapabilirler… Yeterince tecrübe edinmeden yapılmasından sakınmak hikmet icabıdır.nuru tevhide ulaşmayanların bunları denemeye kalkışması bile telafisi mümkün olmayan iptilalara sebep olur..

Bu saydığımız efallerin tam tersini yapmak ise tedenniye dair efallerdir. Herhangi bir tecelliyi iptal etmek istediğimizde tedenniye dair efal ve esmalar okunur. Bu efallerde esmalar menfi şekliyle okunur. Esmaların başına ‘’la ‘’takısı getirildiğinde o esma menfi hale gelir. Arapça kurallara göre ‘’EL veya YA’’ol, varlığa çık anlamı taşır.’’la ‘’takısı ise ‘’ÖL ‘’yok ol, mahviyete git anlamına gelir. Bir Arap dili âlimi ‘’La ‘’takısı için; ‘’O bir balinaya benzer, ne bulursa yutar yok eder ‘’demiştir. Öyleyse küfrün ortadan kalkması için La küfrü şeklinde okunur. La fesadı, la fakrı, la zarureti, la nefreti, la ihaneti gibi.

Önce sağ ayak başparmağında tertip edilmiş olan menfi esmalardan bir gurup okunur sonra sağ el sağ diz üzerinde okunursa bu esmaların hükmü ortadan kalkar.

Dört el ile yapılmak istendiğinde, önce sol ayakta başlanır sol ele gelinir; sonra sağ ayakta ve en sonunda sağ elde okunarak tamamlanmış olur. O davranışlar insanların zihninden silinmeye, en aza inmeye başlar. La haramı okunursa haram işi göreceli olarak işlemez olurlar. Tabi hiçbir esmanın hükmü dünya yüzünden veya kişiden sıfırlanamaz. Çoğunluk işlemez olur. Bir esmanın tamamen tecelliden kalkması muhaldir. Haramda olduğu gibi, bilmeyen ve islama inanmayanlar o işi yapmaya devam ederler. Ancak aza indirgenmiş olur.

Efendimizin zamanında bile suç işlenmeye devam etmiştir. Ancak azalmıştır, kontrol altına alınabilecek, istisna seviyelere düşmüştür.

Zat, toplumda benimsenmesini, kabul görmesini istediği davranışları ifade eden esmaları bir tertip ile bir araya getirerek teali efaliyle okursa, insanlar o fiilleri severek işlemeye başlarlar. Zorlanmadan benimser, adet edinirler. Moda gibi. Zat; Kuran’da yasaklanmış hallerin veya sevmediği fiillerin sıklıkla işlendiğini müşahede ettiğinde, hemen bir tertip ile tedenniye dair efalle işini yapar ve o halin terk edilmesini sağlar. Burada yapılan efalde esmaların başına ‘’La’’takısı getirilir. Menfi halde okunur. Tecelli edinceye kadar, yani yaptığı efalin nurunu görünceye veya başka bir yolla yeterli olduğuna dair hakk teladan haber alıncaya kadar okumaya devam edilir. Bütün esmalar zatın sıfatı ve hikmet işinde aleti durumundadır. Efali efalullah, esması esmaullahtır. Çünkü kendisi Nuru tevhit sahibidir. Bütün sıfatullah, nur-u tevhidi yaşayan zatın sıfatıdır. Hiç bir sıfat tecelli bakımından sıfırlanmaz. Ancak, zatın yapmış olduğu efallere göre bazıları küle tecellide, bazıları ise cüz tecellide olur.

Zat bulunduğu toplumdan ve dünya yüzünden olumsuz tecellileri kaldırmak yerlerine ulvi, güzel, insan hayatının ve varlığın devamını sağlayacak olan esmaların tecellisi için çaba sarf eder. Amaç cemiyet hayatına, dolayısıyla ferdin mutluluğuna zarar veren davranışları en aza indirgemektir. Dünya üzerinden suç kavramını kaldırmak mümkün değildir. Ayrıca her zat diğerinden farklı esmalarla tevhit olduğundan tecellilerde farklı farklı olur.

Tealiye dair efal bahsine dönmek istersek deriz ki; Bu efal, yani önce sağ el sağ dizde, sonra sağ ayakta yapılan efal kesretle yapılmış ise esma ve efalde kıyam (hızlı yükselme) olur. Bu efalin uzun süreli yapılması ile hareke-i arz olduğu gözlenmiştir. Aynı şekilde dört el efali ile tealiye dair efal yapıldığında yine aynı durum söz konusudur. Bu efalde ‘’ene garibel müteal / ya garibel müteal ‘’esması var ise depremlerin olma sıklığı artmaktadır. Bu durumun fark edilmesi zamanımızın iletişim şartlarıyla mümkün olduğunu söylemekte fayda var. Geçmiş velilerin bunu tespit etmesi imkânsızdı. Günümüzde ise bilgiye ulaşmak daha hızlı ve kolay gerçekleşmektedir. Öyleyse bu konu aklımızda olursa, daha dikkatli olmak mümkündür.

Yalnız sağ el ve sağ ayakta yapıldığında depremlerin müslüman beldelerinde olduğu da gözlendi. Ama tam hüküm vermek birkaç tecrübe ile doğru değildir. Uzun tecrübeler ancak kesinlik verir. Aynı şekilde sol el ve sol ayakta yapıldığında da küffar beldelerinde olduğuna şahit olduk. Ama bu efali de henüz çok nadir olarak yaptığımızdan kesin konuşmak için yeterli tecrübe yapılmış değildir.

Dört el ile yapıldığında topyekûn bir kalkışma var demektir. Burada yapılan efal ve esmanın tecellisi çok hızlı gerçekleşmektedir. Ancak neler okunduğuna çok dikkat edilmelidir.

Buraya kadar anlattıklarımız yalnız efalde kıyam ve sukuta dairdir. Hikmetullahta esasen, kıyam ve sukut ve ezdat, teshir, devir ve hubut, teali gibi ilimler evkattadır. O nedenle yalnız bir saatte kalarak yapılan işler ile evkatlar arasında iniş ve çıkışlar, atlamalar yapılması halinde oluşan ilimler ayrıca anlatılacak. Gerçek kıyam, suud, hubut, sukut, teali, devir, ezdat ve teshir evkatlar arası ilişkilerdedir.

Eğer bir zat hem efalde ve esmada kıyama dair iş yaparsa ve bunu da evkatta kıyam olarak yaparsa gerçekten kıyametin kopmasına yol açabilir. Ama bunu bilerek asla yapmaz. Hikmete, Allah rızasına aykırıdır. Ancak ne yaptığını bilmediği, hayret zamanında, bilmeden yapar ki kendisi dahi bu efalin tecellisiyle kıyametini yaşar ve ahirete intikal eder.Bilmemek mazeret değildir de melekler.Şüpheliden bile kaçınmalısın diye uyarılmadın mı sen derler..Alır götürürler.

Böyle durumlarda yerine gelen zat yapılan bu efallerin etkisini en aza indirmek için mücadele eder. Bu adetullahtır. Her alanda böyledir. Önceki zatların yaptığı olumsuz efallerin etkilerini dünya üzerinden kaldırmaya çalışmak esas görevidir. Tabi bunu yaparken yeni tecelliler müspet ve ulvi esmalarla ve efallerle yapılır.

Zuhalden utarite, kamere efalle geçmek kıyamdır. Müşteriden utarite ve kamere geçmek kıyamdır… Bu türlü geçişler asla yapılmamalıdır. Hikmette kesinlikle yasaktır. Ancak çok tecrübeli zat bu efalleri yapar. Çünkü ne tecelli edeceğini, nerelerde tecelli edeceğini bilir. Sonunda oluşacak tecelliyi nasıl değiştireceğini, yani nasıl sükûnete erdireceğini de bilir. Mücadelesini yaptıktan sonra her şeyi yerli yerine koyar. Hayatın önceye göre daha adil ve cemal ile devamını sağlar.

Azizim;

Bu bilgilerin Marifetullah bilgisi olduğunu yeniden zikredelim. Ve ancak ilm-i ledün hikmetinde, nuru tevhide ulaşmış kişilerce işlenen işlerden olduğunu belirtelim. Nur görmeyen, sıfatullahla tevhit olmamış kişilerin yapacakları bu türlü efaller yalnız kendi hayatlarını ve yakın çevrelerini ilgilendirir. Yani onlarda tecelli cüzdedir. Külli tecelli ancak zat evliyasındadır. O da efendimizin mührünü taşıyan, görevli’’ İmam-ı Zaman-Kutbul Aktab- İbn-ül Vakit-Zamanın Zatı’’ adını alır.

Kıyam ve sükût hem efalde hem evkatta vardır. Evkatta, esmada, efalde olan ilimleri bilmeden ilm-i ledün hizmeti yapmanın imkânı yoktur. Bütün bu bilgilere ‘’marifetullah’’denir. Marifetullah laf ile olmaz. Kendisinde tecelli olmayanın bu ilimden bahsetmesinden de bir anlam çıkmaz. Söylediğimiz her şey tevhit ehli imam içindir. O yani zat evliyası bilerek veya bilmeyerek kıyama dair esma okur, efal yapar, evkatta kıyama giderse yer yerinden oynar… Tecrübeler göstermiştir ki deprem olamadan üç saat veya üç gün önceden cenabı hakk habir sıfatından haber verir. Bu haber ya nur işaretidir veya kulak çınlamasıdır. Sıfatullah her büyük tecelliyi zatına haber verir. Zat uyanık olur haberi alır, gereğini yaparsa o tecelli değişir. Eğer zat hayrette veya gaflette olursa ya haberi algılamaz yahut ihmal eder. O takdirde olacak olur ve sonunda nedamet ve can mal kaybı gerçekleşir. Bu arada zatın hangi olumsuz tecelliyi hangi efal ile karşılayacağını bilmesi de gerekir. Yoksa olacaktan haberdar olmanın bir faydası olmaz. Yeryüzü canlı bir varlıktır. Magmanın ve dünyanın merkezindeki nükleer fırınında Allah’ın sıfatı olduğu gerçeğinden hareketle dengeli hizmet edilirse biriken enerji yerkabuğunda küçük kırıklarla salınır. Yok, efal ve esmada kıyama sebep olacak fiiller yapılırsa yıkıcı depremlerle celal yapacağını yapar, emek ve can kaybına sebep olur.

Kulak çınlamasında, oluşan kaba sedanın kulağa yakınlığı ve uzaklığına bağlı olarak depremin zatın bulunduğu yere uzaklığı hakkında kanaat sahibi olunur. Kulağın otuz santim kadar uzağındaymış hissine kapılırsan Azizim; deprem bulunduğun mevkide veya çok yakınında yani etkileneceğin bir alanda olacaktır. Gemi batıyordur ve sen dahi içindesindir. Hemen önlemenin yoluna bakacaksın, hem de kendini her şeye rağmen korunaklı bir mekâna sığınacaksın. Ta ki emniyete dair işaret alınıncaya kadar… Eğer çınlama sesi kulak içinde ise deprem senden çok uzaklardadır. Yine de önlemek üzere gerekli efalleri yapmak lazımdır.

Önlemek için yapılacak ilk önlem yaptığı efali tetkik etmektir. Sonra rahmet kapısını açmaktır. Ayrıca o zamana kadar uzun süreli sağ yanı üzerine yatmışsa birkaç gün sol yanına yatar ki soğuyan yer kabuğu yeniden ısınır. Uzun süredir sol yanına yatmış olduğunu fark ederse, yeryüzü aşırı hararet yapmış demektir. Sol yanına yatarak soğutmak icap eder. Bunlar geçmiş zatların tecrübeleriyle edinilmiş bilgilerdir. Kendin dahi zaman içinde bunu tecrübe edebilirsin. Zat bütün varlık ile tevhittir. Zatın her hareketi ile birtakım tecelliler başkalaşır. Yatmakta bunlardan birisidir. Her sözü ve her hareketi yeni tecellilere sebep olur.’’O her an bir şendedir.’’ San iğ kudret böyle yaratmış. Düzen böyle kurulmuş. Hayrette kalmayıp söylenilenleri kavramaya çalışmak icap eder. Tevhit olan zat, Allah’ın bütün sıfatlarıyla bir olmuştur. Halife tayin edilmiştir.

Bütün sıfatullah ile tevhit her varlıkta mevcuttur ancak cüz kuvvettedir. Zatta bu küll derecede tecelli eder. Tevhit olmayanda böyle bir yetki yoktur. Nur görmeye başlamış Allah dostlarında tecelli başlar. Yaptıkları dualar kabul olmaya, bir takım kerametler ortaya çıkmaya başlar. Bunlara sıfat evliyaları denir. Hükümleri cüz kuvvettedir. Her devirde bir zat bütün sıfatullah ile tevhit olur. O sahibi zaman, Kutbul Aktab, imamı zaman, olarak adlandırılan zat efendimizin mührü kendisine tevdi edilen kişidir. Hakikat rüyasında, zatın iki kürek arasına efendimiz mührünü basar. Bu olay bizde, aynı anda iki kere basılmıştır… Henüz bunun sebebini keşfedebilmiş değiliz.

Artık o zat iki cihanın da imamıdır. Allah Teala o zatın tevhit olduğu nurun hükmünce ezeli karakterinin icabı olarak hükmünü yürütür, devrini tamamlar. Celalda tevhit olanlar kırmızı nur ile cemalde olanlar, beyaz nur ile ve kemalde olanlar yeşil nur ile tevhit olanlardır.

Zamanın zatı olan evliya nefsine hizmet etmezse onun devrinde daha az sorunlu bir hayat yaşanır. Eğer hayrette kalırsa veya nefsine uyarak basit işlerle zaman geçirirse o devirde dünyada yaşayanlar daha çileli yaşarlar.

Yerküre dahi canlı bir varlıktır… Sürekli değişim halindedir. Yanardağlar ve depremler buna delildir. Okyanuslar içinde bile sayısız yanardağ vardır. Dünyanın merkezindeki nükleer fırın(mini güneş)zatın efallerinden ve okuduğu esmalardan etkilenerek magmayı daha akışkan veya daha katı halde tutar. Magmanın durumu da depremlere ve yanardağ püskürmelerine sebep olur. Dünyanın çekirdeği otuz km. çapındadır. Magmanın belli bir akışkanlıkta kalmasını sağlar. O akışkanlık hem kabuğun belli bir sabitede kalmasını hem de dünyanın manyetik alanını oluşturur. Zat çok celal efali yaparsa dünyada hem beşeriyet hem maddiyat düzeni bozulur. Aynı şekilde aşırı celal efali güneşte de patlamalara neden olur ki bu da dünyanın manyetik alanına etki yaparak hayatın hemen her alanında değişimlere sebep olur. Yani zat sıratı müstakimde (orta yol) olmak zorundadır.

Zatın uykuya yatmasına bile dikkat etmesi gerektiği tecrübelerle sabittir. İnsanın sağ tarafı bürudeti yani soğukluğu, sol yanı harareti yani sıcaklığı temsil eder. Sol yanına yatınca yeryüzü sağ yanına yatınca gökyüzü ısınır. Bir aşırı ısınırken diğeri soğuduğundan dengeli yatılması gerekir. Aşırıya kaçılması halinde depreme neden olunmaktadır.

Efalde kesret, yeni (zıd) tecellilere geçilmek istendiğinde sorun olur. Kurağa dair çok efal yapıldığında, ihtiyaç doğduğunda rahmet kapısını açmak zorlaşır. Zaman alır, zatı yorar. Yeni durumu sağlamak için ısrarlı olmak gerekir ki bu defada kesret olmuş olur. Yani bir fasit dairedir. Kör döngü oluşur. Eğer rahat edilmek isteniyorsa ısrarlı tecellilerden kaçınmak gerekir. Özellikle evkatta üçleri geçmemek sıkı tembih edilmiştir. Biz dahi tecrübe ettik ki üçler geçilmemelidir. Üçleri geçmenin bir yerde müsaadesi vardır o da zatın hayati tehlikesidir.

İhtiyaç halinde veya deprem ihtimali karşısında rahmet kapısının nasıl açılacağı ilgili başlıkla anlatılmıştır. Hareki arz (deprem) işareti alınır alınmaz ihmal etmeden hemen rahmet kapısı açılır. Ve o dönemde en çok hangi yanı üzere fazla yatıldı ise tersine yatılmaya başlanır. Deprem küçük atlatılmış olur. Ya hiç zarar vermeyecek kadar küçük bir kırılma olur yahut yıkım en aza iner. Haberin alındığı saatten başlanarak bu tedbirler alınarak uygun bir şekilde zühreye ulaşılır ve Zühre’de düzenli kalınarak aşağıdaki efaller yapılmaya devam edilir. Sağ el şahadet parmağı sağ ayak başparmağı üzerine konulur ve her iki parmak birlikte efal yaparken ‘’Ya basit ün bi basiti ve ya sabit ün bi sebatı’’okunur. Nurunu görünceye kadar okumak lazımdır. Karşında sağ göz hizasında yeşil veya beyaz nur parlak ve şiddetle doğup batar şekilde görülür. Bu duanın kabulüne işarettir. Deprem için tedbirini aldın demektir.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

  1. Anonim dedi ki:

    Sevgili hocam

  2. Anonim dedi ki:

    Esselame sayın hocam esrarı hikmet adlı kitabı okumamız caizmidir caizse bu kitabı nasıl bulabiliriz?

    1. Hacı Ali BAYRAM dedi ki:

      o kitap tek nüshadır ..basımı yapılmış değil.