Allah’ım! yedi yönden nurunla zatımı ihata et

Selam es selame sevgili Hocam, yorumlarınız için çok teşekkür ederim. İnşAllah rabbim bu fakirinde katından ödüllendirir. Biz O’na layık kullar olmasak da, binlerce kez şükürler olsun bizi hep görüyor, gözetiyor. Üstüne üslük bir de ilimlerle ödüllendiriyor. Hamd etmekten, şükretmekten bir an geri duymamamız gerek, böylesi yüce Rab karşısında.

Sevgili Hocam, cuma gecesi yeni yatmıştım, gözümü kapattığım an, bir kalp ten renginde içinden aynı renkte bir yılan çıktı ve hızlıca uzaklaştı. Sonra kendimi bir şehrin üstünde gördüm, muhtemelen, İstanbul’du. Bir anda dalgalar yükseldi, köpükler oluşturarak evlerin üstünü kapladı. Ardından Eminönü tarafında deprem oldu. Bir vapur battı, su yemyeşil ve sakindi. Galata köprüsünün olduğu kısım da sular kabarıp köpük yapıyordu.

Denizin dibi görünüyordu. Eğildim batan vapura bakıyordum, bir büyük yunus balığı çıktı, bana gülümseyerek bakıyordu. Bir sürü başka balıklarda vardı, uzunca bir süre öylece Deniz’i seyrettim. Cumartesi günü saat 12 civarlarıydı. Oturmuş dalmıştım. Bir anda gözümün önünde uçuşan beyaz parlak noktalar oluşmaya başladı.

Daha öncede ara ara oluyordu ama bu kadar çok değildi. Sonra Hocam ardından çok belirgin değildi, yeşil renkli kurdeleye benzer bir şeyler uçuşuyordu, bir anda yine dönmeye başlayıp spiral oluşturdular. Sürekli dönüyorlardı anda gözlerim kapandı bir ağaç kökü gibi kökten kırmızı ışıklar saçıyordu.

Oda kökün etrafında döndü döndü, Bir anda kırmızı, yeşil, sarı ve lila rengi oluştu. Sürekli dönüyorlardı arada bir kaplan belirdi, döngünün yanında ve bana doğru geldi, etrafına bakındı, gözünü gözüme dayadı, baktı baktı gitti. Sonra, renkli girdaptan bir sarı Çiçek çıktı, gramofona benzer, dalından sarkıyordu.(sonra araştırdım Çiçek’in adı melek trampeti diye geçiyor adı. Afrika’da yetişiyormuş ve çok zehirli bir çiçekmiş) sonra o sarmal renkler tüm damarlarımda dolaştı.

Gözlerim kapalıydı. Alnımın ortasına doğru gölgeler yoğunlaşıyordu. Gözümü açtım. Korktum açıkçası. Gecen seferde çok uzun sürmüştü. O Zaman’dan beridir pek bir şey görmüyordum. Sonra akşam namazını kılarken de yine sarmal oluştu. İçinden bir sarıçiçek çıktı, birde yaprakları kaktüse benzeten köklü dört ayak üzerinde duran bir bitki gördüm. Evet, hocam gördüklerim bu kadar. Allah gördüklerimi anlamayı, algılamayı nasip etsin inşallah. Yorumunuzu sabırsızca bekliyorum. Şimdiden Allah razı olsun sizden. Bizim için çok yoruluyorsunuz. Allah’a emanet olunuz. Sevgi ve hürmetler.

-Selam es selame Filizcan… Şimdilik her gördüğüne mana vermeye çalışma. Aslında her gördüğün sana bir şeyler anlatan şifreli bir dil, yani vahiydir. Ama henüz kalbin, gönlün, gözün ve aklın senkronize olup bunları anlaşılır hale getirmek için yeterli nurlanmadı. Seyret aklında kalanı aklında tut, ruhunun aldığı hazzı ruhuna yüklemeye bak. Ve hiç bir şeyi reddetme. Görüntüler kesilinceye kadar izle. Ve inşaallah kontrollü keşif de yapmaya çalış. Mesela İstanbullu gezerken Eyüp Sultanı da göster rabbim lütfen de. Bakalım gösterilecek mi. Sonra bir başka isteğini keşif açıkken iste. Benzer deneyimler yapmaya çalış. Bir yandan seyr sefer ederken diğer yandan ya rabbi ya rabbi teşekkür ederim gibi zikir yap. Selam es selame

-Selam es selame sevgili Hocam, çok zamandır yazamadım size, iyisinizdir inşallah. Vakit buldukça sayfanızdan takip ediyorum. Yazacak bir şeyler olmayınca sizin kıymetli vaktinizi almamak içinde yazmadım haliyle. Sevgili Hocam tarihlerini yazmamışım ama on beş gün içinde olanları sizinle paylaşmak istedim.

İlkinde çok hızlı bir şekilde sarmallar döndü döndü, ardından sıraya dizilmiş bir sürü insan beyaz giyinmişler, saf tutmuş namaz kılıyorlardı. Ardından yine sarmallar döndü döndü ama ben o arada uyumuşum. İkincisinde ise önce semazen giyimli bir sürü genç, ayakta kendi hallerinde sohbet ediyorlar.

Sonra buzdan bir koridor yürüdükçe iki tarafa açılıyor, buzlar kamelya gibi üsten iki yana açılıyorlardı. Ben hem seyrediyor ham de orada yürüyordum. Bir göz de gözünü iyice gözüme yaslamış bana bakıyor. Açılan koridorda bir caminin kapısı görünüyordu. Altın süslemeli bir geniş kapı, önünde bir sürü siyah giyimli kadın, secde ediyorlardı.

Yaklaştıkça kapı pırıl pırıl parlıyordu. Yoğun bir sarı ışık vardı, sonra başında fes olan iki kişiyi Alevler sarmış ama içlerinden yanarken gördüm. Ve yine bulut gibi sarmallar döndü döndü bir cam ince uzun, ama suyun içinde bulutlar su olup buraya damlamaya başladı.

Ardından Kâbe’yi gördüm, uzaktan yaklaştıkça bir sürü beyaz giyinmiş insan, eğilmiş rükûda duruyorlardı. Bugünde öğle namazından sonra zikir çekiyordum bir orman gördüm altı karanlık üstü aydınlıktı, ağaçların arasında hızla gelen bir at arabası gördüm. Belki yirmiden de çok at koşuluydu. Hepsi de sarı atlardı.

Çok hızlı koşarak uzaklaştılar oradan, sonra ağaçların altı aydınlandı. Hepsi ayrı ayrı kökleriyle bir dünyaya benzer gezegen oluyorlardı. Bir tanede yavru kaplan oturuyordu. Gördüklerim bu kadar Hocam. Bu arada, yarın ikinci zikrimi bitiriyorum Allah’ın izniyle. Hocam ilk zikrim ya latifün’dü ikinci zikrim rabbi zihni, üçüncü zikrimi sabırsızlıkla bekliyorum Hocam, Allah’a emanet olunuz hürmetler

-Selam es selame Filizcan, maşaallah barikallah rabbimiz seni keşiflerle şereflendirmiş inşaallah. Şimdilik mucize gezilerle kalbin, gönlün ve aklın olağan üstünlüklere alıştırılıyorsun. Keşiflerin zamanla daha rahat olacak, yaşayarak anlamlı sonuçlara ulaşacaksın inşaallah. Bir bakıma harikalar diyarını keşfe çıkmışsın. Rabbim devamına eriştirsin inşaallah.

Üçüncü zikrin,<Allahümme ehated minel envari min küllü canibin> dir. Allah’ım bütün yönlerimi nurunla ihata et demektir. Gelişmeleri yazmayı sürdür lütfen. Önceki zikirlerini gün içinde bir miktar zikretmeye devam et. Nur gördüğünde <ya nuru entellezi tehdil kalbe bi nurihi ve bi hidayetihi” okursun.  Seyir sırasında ise ya rabbi ya rabbi ya rabbi zikirimi çekersin. Hem seyret hem de ya rabbi zikrine devam et. Selam es selame.

Yayınlanma tarihi: 24 Mar 2018, 15:08